NUR KERVANININ SADIK YOLCULARI:

6 views
Skip to first unread message

Şefkat

unread,
Nov 14, 2011, 5:09:41 PM11/14/11
to sef...@googlegroups.com
NUR KERVANININ SADIK YOLCULARI:

MOLLA AHMED-� CANO

Bilinmeyen bir veli
�ark insan�nda safiyet vard�r, misafirperverlik vard�r, temiz kalb vard�r, sevgi ve c�mertlik vard�r.

�ark, peygamberlerin vatan�d�r, velilerin �lkesidir.


�arkta kalb� duygular ve ilhamlar h�kimdir.


Yirminci y�zy�l�n ba�lar�nda Bedi�zzaman'�n gen�lik g�nlerinde Osmanl� pa�alar� �ark vilayetlerinde valilik yap�yorlard�. Bu naml� pa�alar, Bedi�zzaman gibi m�stesna bir M�sl�man �limini yanlar�nda ve konaklar�nda misafir ediyorlard�.


Bedi�zzaman, Van'da ge�irdi�i gen�lik g�nlerinde, Musul, Bitlis ve Van'da vali olarak bulunan ��kodral� Tahir Pa�a'n�n kona��nda kal�yordu. Pa�a Vali Erzurum gibi gitti�i yerlerde ve Sultan Abd�lhamid Han gibi zatlara yazd��� mektuplarda, bu misilsiz �limin ilminden, zek�s�ndan, h�f�zas�ndan ve kahramanl���ndan bahisler a��yordu.


Bu y�llarda Bedi�zzaman'�n pederi Sofi Mirza Efendi gibi akrabalar�, baz� yak�n dost ve talebeleri de zaman zaman, ona Pa�a kona��nda misafir oluyorlard�.


Ahmed-i Cano'nun bir �ocu�u olmu�tu. Do�an bebe�i g�ren Ahmed-i Cano yavrunun ��r�l��plak oldu�una �ok hayret etmi�!


Bu saf adam, Vali pa�an�n kona��na gidip, �ahit oldu�u do�um h�disesini anlatmaya ba�lam��t�. Bedi�zzaman ise g�lerek, Tahir Pa�a'ya, "Pa�a pa�a baksana bu Ahmed-i Cano ne anlat�yor? Siz de bunu bir dinleyin" diye, Ahmed-i Cano'nun bu ��plak do�um hadisesini g�lerek, tebess�mlerle dinliyorlar.


��-be� y�l sonraki Van'da cereyan eden Ermeni katliam�nda ve Ruslar�n h�cumlar�nda bu temiz kalbli Ahmed-i Cano b�y�k kahramanl�klar g�stermi�ti.


Bilhassa Zeve k�y�nde Ermeni katliam�nda Ahmed-i Cano imk�ns�zl�klar i�inde kahramanca �arp��m��t�. Sonunda kalle� Ermeniler bu kahraman ve m�barek mollay� da �ehid etmi�lerdi.


Bedi�zzaman Van'da bulundu�u y�llarda, bilhassa l922-l925 zamanlar�nda yapt��� dualarda, b�y�k velilerin ismini sayarken, Molla Ahmed-i Cano'ya ismen dua ediyordu. Merhum Molla Hamid Ekinci, �stada hitaben, "Seyda, bu senin sayd���n evliyalar aras�nda ben Molla Ahmed-i Cano diye bir isim duymad�m, kim bu veli?" diye sordu�u zaman �stad da mezkur hadiseleri kendisine anlat�rm��.


Bug�n kabri Zeve'deki bir velinin t�rbesinin yan�ndad�r.


�� VAN ZEVE TOPLU MEZAR KAZISI

B�lgede ara�t�rmalar yapm�� olan Arkeolog Prof. Dr. Cevat Ba�aran, �u tespitlerde bulunmu�tur:

"Van'�n 18 km. kuzey bat�s�ndaki �it�ren k�y� yak�n�nda yer alan Zeve �ehitli�i'nde 4 Nisan 1990'da ba�lanan kaz� �al��malar�nda, olay� ya�ayan g�rg� tan�klar�ndan �brahim Sarg�n'�n s�zl� ifadeleri do�rultusunda yap�lan kaz�da, 30-40 cm. kal�nl�ktaki dolgu topra��n kald�r�lmas�ndan sonra topluca �ld�r�lm�� insan iskeletleriyle kar��la��lm��t�r.

Bunlar�n baz�lar�nda kafataslar�n�n k�r�k ve ezik, yer yer de �atlak ve yan�k oldu�u izlenmi�tir. Kaz�da ele ge�en buluntular�n en �nemlileri han�er ve kama y�zleri, �ok say�da mermi kovan�, ipekli kuma� par�alar�, Sultan Re�ad tu�ral� boncuklar� olan gerdanl�k, balmumuyla kapl� muska, bak�r paralar ve s�r�a d��melerdir.

Bulgular, g�rg� tan��� ifadesi ile birle�tirilince �u bilgilere ula��lmaktad�r. 1915
y�l�nda Ruslar�n deste�inde b�lgeye giren Ermeni �eteciler, k�yleri bas�p sivil T�rk ve M�sl�man halk� katletmeye ba�larlar.

Yak�n �evredeki 8 k�yden toplad�klar� yakla��k 2000-2500 ki�ilik bir toplulu�u zorla Zeve k�y�ne getiren Ermeni �eteciler, bunlar� rasgele evlere ve ah�rlara doldurup delici ve kesici aletlerle i�kence yapt�ktan sonra insanlar�n �zerine ate� a�m��lard�r. Ard�ndan da b�t�n evler yak�lm��t�r.

Kaz�da ortaya ��kar�lan malzemeler Van M�zesi "Katliam B�l�m�"nde sergilenmektedir."



Şefkat

unread,
Nov 15, 2011, 5:06:14 PM11/15/11
to sef...@googlegroups.com

NUR KERVANININ SADIK YOLCULARI:
MUSTAFA G�L (1899-1985)


"�lk ziyaretim Medrese-i Yusufiyede oldu"

Bir hakikat kahraman� olan Mustafa G�l A�abeyimiz y�llarca evinde Nur ve g�l k�tipli�i yapm��t�.

Yazd��� Nur Risalelerinde, hep Nur �stad�n dualar�n� okuyorduk. On dokuzuncu y�zy�l�n son y�l�nda Sav'da d�nyaya gelen bu bahtiyar Nur k�tibi yine do�du�u k�yde, 1985 y�l�n�n Kas�m ay�nda ebediyete kavu�mu�tu.

Kendilerini son ziyaretlerimde aziz hat�ralar�n� bana ��yle anlat�ryordu:

"�stad Bedi�zzaman'� daha �nceleri manen tan�rd�m. Daha sonralar� ise maddeten g�rd�m ve tan�yarak feyizyab oldum. 1942 y�l�n�n sonlar�nda, Kastamonu'nun hapsedilerek getirilip, Isparta Hapishanesine konulmu�tu. Kendisi her�eyi g�zel g�r�p, g�zel g�sterdi�inden, hapishaneye Medrese-i Yusufiye diyordu. ��te benim de ilk ziyaretim bu Yusufiye Medresesinde olmu�tu.

"Masum Nur talebelerini Denizli Hapsinde toplam��lard�. Bu hapishaneye bizim Sav k�y�nden de on be� ki�iyi al�p g�t�rd�ler.

"�stada, yazd���m�z kitaplar� ve Isparta g�lleri g�t�rm��t�m. Hapishanenin penceresinden bizlere yapt��� iltifatlar, hayat�m�n en mesut hat�ras� oldu. Bana oradan 'Sav'dan m� geldin?' diye soruyordu. Ben de 'Evet �stad�m, Sav'dan geldim' diye cevap vermi�tim. O zaman benim karde�im Ali G�l de �stadla birlikte Denizli Hapishanesinde verilecek beraatin karar�n� bekliyordu. Bu bekleyi� tam dokuz ay s�rd�. Sonunda su�lu olmad�klar�n� anlad�klar�ndan Nur �stad� ve Nur talebelerini serbest b�rak�p, beraat ettirdiler.

"Yar�m as�rd�r, hep Nur �stad�n himmetleriyle ve feyizleriyle ya�ad�m.

"Denizli Hapsinde Kule�n�l� bir jandarma vard�. Bu jandarman�n eliyle �stad�m�za vereceklerimizi gayet rahat verip g�nderirdik. Bu jandarmayla Isparta'n�n g�l ya��n� ve Sav'da yaz�lan risaleri �stada ula�t�rd�k.

"As�ls�z ver tel�� ve bir korkuyla evimizdeki k���k notlar�m�z� bile sanki devlet� y�kaca��z gibi toparlayarak, ellerimizi ba�larlar, bizleri kamyonlara doldurur, g�t�r�rlerdi. Sonunda hep beraat ederek tekrar yuvam�za d�nerdik.

"Hizmetimiz esnas�nda �stad bizlere �ok iltifat eder, dualar eder, �ok te�vik ederdi. Mesnev�'i Nuriye mecmuas�n�n sonundaki yaz�y� Ceyl�n �al��kan yazm��t�. �stad bize iltifat olarak, benimle Tahir� Mutlu'nun isimlerini yazm��t�. Nur'larda isim, resim de�il, hizmetler ve ihl�s ehemmiyetlidir."



�stad�n mektubu

�ualar, Mesnev�-i Nuriye ve Emirda� Lahikas� gibi eserlerde imzas� bahsi bulunan, ismi gibi kendisi de sanki bir g�l olan merhum Mustafa G�l'�, Nur �stad bir Nur mektubunda ��yle ifade etmektedir:

"Aziz s�dd�k karde�lerim!

"Ben size bug�n mektup yazacakt�m. Ziyade rahats�zl���m sebebiyle tel��ta iken, ayn� dakikada Mustafa G�l ve �brahim G�l geldiler. Hem bana il��, hem tesell�, hem b�y�k sevince vesile olduklar�ndan, o iki m�barek karde�imi benim vekillerim ve bir mektup olarak size g�nderiyorum. Onlar birer Said olarak benim bedelime sizi ziyaret ve tebrik edip, sair �eylerimi de size beyan etsinler."



Beraat karar�

Isparta Sav k�y�n�n Nur k�tiplerinden Mustafa G�l'�n, otuz y�l �nce T�rk adliyesinde ald��� bir mahkeme karar�:

T.C
Isparta C. M�ddeiumum�li�i

Say�: 954-311

Esas:

Karar: Takipsizlik karar�

"Laikli�e ayk�r� olarak devletin i�tima�, iktisadi, siyasi ve hukuk� temel nizamlar�n� dini esas ve inan�lara uydurmak amac�yla bir k�s�m �ah�slar taraf�ndan tesis ve te�kil eden, Nurcular cemiyetine girmekten maznun, Sav k�y�nden Ahmed o�lu 1915 do�umlu Mustafa G�l hakk�nda memuriyetimizce cemiyetin faaliyet merkezi Isparta olmas� bak�m�ndan topluca yap�lan haz�rl�k tahkikat sonunda:

"Maznun g�sterilenlerin Said Nursi'nin liderli�i alt�nda Nurcular ve Nur talebeleri ad� alt�nda tesis ve te�kil edilen gizli cemiyete girdikleri ve girmek i�in ba�kalar�na yol g�sterdikleri anla��lm�� ve her ne kadar bir k�s�m maznunlar�n evlerinde ve i� yerlerinde us�l�ne tevkifan yap�lan aramalarda Said Nurs�'ye ait eserler bulunmu�sa da maznunlardan bir k�sm�n�n aksi sabit olmayan m�dafaalar� ve�hile bu eserleri merak saikas�yla okumak i�in tedarik ettikleri, bir k�s�m eserlerin de Nurcular taraf�ndan kendilerinin m�lumat� haricinde maznunlardan baz�lar�n�n g�sterildi�i sabit olmu� ve yukar�da isimleri yaz�l� �ah�slardan hi�birinin faal bir durumu tesbit edilmemi�tir. Maznun g�sterilen umumiyet itibariyle m�dafaalar�nda Nurculuk diye bir cemiyet tan�mad�klar�n�, Said Nurs�'yi ancak b�y�k bir �sl�m �limi tan�d�klar�n�, fakat hi�bir �ekilde ve bir maksat taht�nda m�nasebet tesis etmediklerini, Nurcular ad� alt�nda gizli bir cemiyetin varl���ndan bile haberdar olmad�klar�n�, Risale-i Nur'lar� Kur'�n'�n bir tefsiri oldu�u i�in sevip okuduklar�n� beyan etmi�ler.

"Netice itibariyle su�luluklar� hi�bir ve�hile sabit olmayan ve haklar�nda mahkemeye sevklerinde yeter derecede bir delil bulunmayan, maznun g�sterilenler hakk�nda C.M.U.K. 163 ve 164'�nc� maddeleri gere�ince takibat icras�na mahal olmad���na, karar�n birer suretinin maznun s�fat�yla ifadesi al�nm�� bulunanlara tebli�ine ve bunlardan zaptedilen, hakk�nda sel�hiyetli mercie verilmi� bir m�sadere karar� mevcut olmayan ve su� delilleri bulunmayan kitap ve vesairenin sahiplerine iadesine 22 May�s 1954 Cumartesi g�n� kabil-i itiraz olmak �zere karar verildi. 22.5.1954"

Cumhuriyet M�ddeiumumi

Rabi Akt�rk

�mza resm� m�h�r
*******************************

Mustafa G�l’�n m�dafaas�d�r


Afyon A��rceza Mahkemesine,

Ben gizli bir cemiyete dahil de�ilim. Zaten �stad�m Bedi�zzaman Said Nurs� Hazretleri de �yle bir cemiyet kurmam��t�r. Bizlere her zaman Kur’�n hakikatlerinden ders vermi�, siyasetle al�kadar olmam�z� �iddetle men etmi�tir. Yaln�z b�y�k �stad Said Nurs� Hazretlerinin talebesiyim. Ona ve Risale-i Nur’a b�t�n ruh u can�mla ba�l�y�m. Risale-i Nur ve �stad�m i�in bana verilecek her t�rl� cezaya raz�y�m. �stad�m eserleriyle, benim iman�m� ve �hiret hayat�m� kurtarm��t�r. Onun gayesi, b�t�n M�sl�manlar� ve vatanda�lar�m�z� imans�zl�ktan kurtar�p saadet-i ebediyeye nail etmektir. Bizlerin siyas� bir maksatla al�kam�z olmad���, b�t�n mahkemelerde tebeyy�n etmi�tir. Hakikat b�yle oldu�u halde, yine haks�z ve yersiz olarak mahkemeye s�r�klendik. Bundan anl�yoruz ki, bizim tesan�d�m�z� k�rmak istiyorlar. Bizim tesan�d�m�z herhangi bir d�nyev� ve siyas� gaye ve i�e m�tuf de�ildir. Yaln�z ve yaln�z �stad�m�z Hazretlerine �ok, hem pek�ok h�rmetk�r�z. Risale-i Nur’u okuyanlar fevkal�de bir imana ve �sl�miyete ve ahl�k ve kem�l�ta sahip oluyorlar.

�stad�m�za �ok fazla muhabbet etmemek elimizden gelmiyor. �yle bir �stada ve �yle Risale-i Nur �akirtlerine b�t�n mevcudiyetimle ba�l�y�m. Bu ba�, idam edilsem dahi ��z�lmez ve k�r�lmaz. Ben ve b�t�n karde�lerim m�sumuz. Risale i Nur’un serbest b�rak�lmas�n� b�t�n kuvvetimizle talep ediyoruz. Y�ce �stad�m�za ve m�sum Nurcu karde�lerime kendimle beraber beraat verilmesini talep ediyorum.

Ispartal�

Mustafa G�l


Şefkat

unread,
Nov 16, 2011, 5:04:18 PM11/16/11
to sef...@googlegroups.com

NUR KERVANININ SADIK YOLCULARI:
NUH POLATO�LU

l892'de Van'da do�mu�, l978'de vefat etmi�tir. Bedi�zzaman'la birlikte Eski�ehir'de mevkuf kalm��t�. Barla L�hikas�'nda �stad�n Molla Hamid Efendi ile birlikte kendisine hitaben bir mektubu bulunmaktad�r. Bedi�zzaman'a olan sevgi ve hasretini dindirmek i�in kendi resmiyle birlikte �stad�nkini yan yana tab ettirerek, devaml� ba�ucunda bulunduruyordu.

Eski�ehir mahkemesi esnas�nda ele ge�en mektuplarda, onun da ismine rasland��� i�in, Van'dan al�p, Eski�ehir'e sevketmi�lerdi. "Alt� ay yatt�k" diyerek, anlatmaya ba�lad�:


"�ki hayat�n� ortaya koyuyordu"

"�stad'� gen�lik y�llar�nda Van Valisi Tahir Pa�an�n kona��nda kald��� y�llarda tan�rd�m.

"Tahir Pa�a kendisini �ok severdi, hi� yan�ndan ay�rmazd�. Nereye gitse beraber bulunurdu.

"Edremit sahillerinde Van �niversitesinin temeli, b�y�k merasimlerle at�lm��t�. Bu merasimlerde gerek Vali Tahir Pa�a, gerek �stad Bedi�zzaman konu�malar yapt�lar. �stad'�m�n elinde g�m�� sapl�, �ift u�lu bir kam�� vard�. Elindeki �ift u�lu kam�� ile iki hayat�n�, yani d�nya ve �hiret hayat�n� ortaya koyarak, eline alarak, m�cadele meydanlar�na at�ld���n�, ifade etmek istiyordu."

Bu hat�ralar bana M�nazarat eserindeki �u sat�rlar� hat�rlatt�:

"Umumun mal�mu olsun ki: �ki elimde iki hayat�m� tutmu�um, iki has�m i�in, iki meydan-� m�barezede iki harp ile me�gul�m. Tek hayatl� olan adam meydan�ma ��kmas�n."[1]



Van'da temeli at�lan �niversite

Edremit'teki temel atma merasimlerini g�ren, Vanl� Hakk� Edremit:

"B�y�k ziyafetler verildi. �e�itli yemekler yap�ld�. Uzun tulumba tatl�lar� yenildi. Temel at�lmadan �nce, '�ark�n ve garb�n �li �ahsiyeti, H�z� Bedi�zzaman, Molla Said Hazretleri' diye kendisini takdim ettiler. Daha sonra da temele ilk harc�, bizzat kendisi koydu" diyor.

Tahir Pa�a �ok sevdi�i Bedi�zzaman'a:

"Nas�l, Seyda bu ziyafetleri be�endin mi?" deyince, Bedi�zzaman da Tahir Pa�aya g�lerek �u cevab� vermi�:

"C�mertlikte �brahim Halilullah'a ula�amazs�n. Onun k�pekleri de g�m�� tabaklarda yemek yerlerdi."

Nuh Polato�lu, �stad'�yla ge�irdi�i o mes'ud g�nleri, hasret g�zya�lar�yla an�yor. K�sa ziyaret ve sohbetimizde, bizi yan�ndan ay�rmak istemiyordu. Anlatmak, konu�mak, uzun uzun dertle�mek istiyordu. Kendisini fazla rahats�z etmemek, �zmemek, i�in �z�lerek izin isteyip ayr�ld�k.

[1] M�nazarat s.68

************************************

NUH BEY (POLATO�LU)

Barla L�hikas�nda ismi ge�en ve kendisine hitaben Bedi�zzaman hazretleri taraf�ndan iki mektup yaz�lan merhum Nuh Polato�lu, 1892 y�l�nda Van’da d�nyaya gelmi�tir. Kendisi Eski Said d�neminde Bedi�zzaman Hazretlerinin Van’daki dostlar�ndan biriydi. Nuh Bey’in, ayn� zamanda, Molla Hamid Ekinci ile de s�k� m�nasebetleri ve dostluklar� vard�. Molla Hamid Ekinci ise; 1923-1925 y�llar� aras�nda, Van’da bir ma�arada ikame-i hayat eden Bedi�zzaman Hazretlerinin yak�n hizmetinde bulunmu� �nemli bir �ahsiyettir...

Nuh Polato�lu, 1925’de �nce Burdur’a, sonra da Isparta ve Barla’ya s�rg�n edilen Bedi�zzaman Hazretlerine Hac’tan getirdi�i hurma ve Zemzem suyundan g�nderir. Tevafuk eseri olarak ayn� anda �stad da kendisine Barla’dan bir tak�m K�lliyat ile iki ay arayla iki adet mektup yaz�p g�ndermi�tir. �stad’�n g�nderdi�i kitaplar �imdi 89 ya��ndaki Vanl� Cahid �nsal’da bulunmaktad�r. Bedi�zzaman’�n Nuh Bey’e yazd��� mektuplar Barla L�hikas�na girdi�inden, 1935 Eski�ehir Mahkemesince Nuh Polato�lu’nun ad� tespit edilir ve tutuklan�r. B�ylece Bedi�zzaman Hazretleriyle beraber alt� ay�n� Eski�ehir hapishanesinde ge�irmi�tir...

Nuh Polato�lu 1978 senesinde 86 ya��nda iken Van’da vefat etmi�tir. Mezar ta��nda ��yle yazmaktad�r: Hac� Mehmet O�lu Hac� Nuh� Polato�lu. Do�um: 1308 Vefat�: 25.4.1978

Nuh Bey’le ilgili hat�ralar ile Bedi�zzaman’�n bahsi ge�en iki mektubunun yaz�l�� hik�yesi, Nuh Bey’i yak�ndan tan�yan Van Nur talebelerinin ilklerinden 1921 do�umlu Cahid �nsal ve 1925 do�umlu Nuri G�le�er’in katk�lar�yla haz�rlanm��t�r. Yak�nlarda bas�lacak olan “A�abeyler Anlat�yor-4” kitab�ndan okunabilir…

nuh_polatoglu.jpg (Nuh Polato�lu Bedi�zzaman’a olan muhabbetinden dolay� foto�raflar�n montaj�n� yapt�rm��.)

Nuh Bey Ve Barla L�hikas�ndaki �ki Mektubun Yaz�l�� Sebebi

Hac� Nuh Bey’in Hac d�n���, Barla’da bulunan �stad Bedi�zzaman hazretlerine g�nderdi�i hurma ve Zemzem hediyesi, �ok �nemli iki mektubun yaz�lmas�n�n vesilesi olmu�tur. Bu mektuplar Barla L�hikas�n�n 122. ve 254. sayfalar�nda bulunmaktad�r. Mektuplar�n bir ay ara ile yaz�ld��� anla��lmaktad�r. Vanl� a�abeylerin verdikleri bilgileri de dikkate alarak mektuplar� dikkatle inceledik... Bu hediye meselesinin �zeti ��yle:

Barla L�hikas�ndaki birinci Nuh Bey mektubu

Hac d�n���, Nuh Polato�lu Bedi�zzaman Hazretlerine hurma ve Zemzem g�nderiyor. Hz. �stad hediyeyi alm�yor, paketini a�t�rm�yor, E�ridir’de bekletiyor. Yazd��� 1. mektupta bu mesele ��yle ge�iyor:�

“Aziz, s�dd�k, vefadar �hiret karde�lerim Hac� Nuh Bey, Molla Hamid!

“…�ok rica ederim ki g�cenmeyiniz, hediyeyi kabul edemedim. Adem-i kabul�n esbab� �oktur. En m�him bir sebeb, benim karde�lerim ve talebelerimle olan m�nasebetin samimiyetini ve ihl�s� zedelememektir. (…) (Barla L.122)

Tevafuk eseri, Nuh Bey’in Hac hediyelerini �stad’a g�nderdi�i ayn� tarihte, ayn� fiyat de�erinde, Hz. �stad da Barla’dan Van’a bir tak�m K�lliyat g�nderiyor. Hem de Nuh Bey’in hediye g�nderdi�ini bilmeden, tevafuk eseri olarak g�nderiyor… Ayn� mektupta bu tevafuk i�in ��yle diyor Hz. �stad:

“Sonra yine o Mehmed Efendi'nin hizmetk�r� E�irdir'e gidip Mehmed Efendi'nin mektublar�n� getirmi�. Yine Nuh Bey'in hediyeye ait, bana olan mektubunu getirdi. Dedim, kat'iyyen bu i� tesad�f� de�il. Sonra mektubun m��temil�t�na dikkat ettim. Tahmin ettim, Van'da Nuh Bey'in bana haz�rlad��� hediyeyi g�ndermek tarihinde, ben de ayn� tarihte (Ha�iye: Maddeten otuz liral�k, manen belki �� y�z liral�kt�r.) ayn� fiatta bir hediye-i az�meyi Nuh Bey'in nam�na Van'daki ihvan�ma g�nderiyordum.” (Barla L.122)

Yine ayn� mektubun a�a��daki sat�rlar�nda, Hz. �stad’�n g�nderdi�i hediyenin Risale-i Nur oldu�u anla��l�yor. Ehline yeti�tirmek ise; kitaplar� ele ge�iren ve ne�reden Cahid �nsal a�abeye i�aret ediyor olabilir. ��nk� Nuh Polato�lu bu kitaplar� al�nca her nas�lsa korkuyor ve topra�a g�merek sakl�yor. Kitaplar, sonradan Molla Hamid arac�l��� ile Cahid �nsal’�n eline ge�iyor. Cahid a�abey kitaplar� evinde h�l� muhafaza ediyor ve okuyor, bize g�sterdi. (Daha geni� bilgi i�in bu kitapta bkz. Cahid �nsal) �stad�n mektubundaki ilgili k�s�m ��yle:

“Ey Nuh Bey ve Hamid Karde�lerim! (...) size g�nderdi�im risaleleri muhafaza etmek ve sahib ��kmak ve benim yerimde onlar� himaye etmek binler lira k�ymetinde bana kar�� b�y�k bir hediyedir. ��nki netice-i hayat�m� ve vazife-i vataniyemi ve o havalideki karde�lerimin uhuvvet ve muhabbetlerine kar�� bor�lar�m� eda eden o risalelere cidd� sahib ��kmak, tam muhafaza etmek ve ehline yeti�tirme�e vas�ta olmak �yle bir hediyedir ki; d�nyev� hediyelerin binlerine mukabildir.� Hem emin olunuz ki; manev� zarar�m b�y�k olmasa idi Nuh Bey'in hat�r�n� k�rmayacakt�m.” (Barla L. 123)

Bu mektubun tamam�, �stad Bedi�zzaman Hazretlerinin en birinci d�sturlar�ndan olan, hediye kabul etmeme s�rr�n�, hikmetini ve sebebini izah eder.

Barla L�hikas�nda ikinci Nuh Bey mektubu

Hediyeler Barla’ya gittikten sonra, aradan bir ay kadar ge�iyor ve Nuh Bey’in mektubu da, Van’dan, Barla’ya, �stad Hazretlerine ula��yor. Mektubu al�p okuyan �stad, daha evvel kar��l���n� tevafuken kitap olarak g�nderdi�i paketi a�t�r�yor ve hayrette kal�yor… ��nk� beklemedi�i bir �ey ��k�yor paketten... Ve Barla L�hikas�ndaki konuyla alakal� ikinci mektubu yaz�yor �stad. Mektup, bu s�rl� meseleyi izah ediyor. Mektupta Abd�lmecid a�abeyin ad� da ge�iyor. Zira o s�rada Abd�lmecid a�abey de Van’dad�r. Mektubun ilgili k�s�mlar� ��yle:

“Aziz, S�dd�k, Vefadar, Hakikatl�, Fedak�r Karde�lerim Nuh Bey, Molla Abd�lmecid, Molla Hamid!

Hediyenin v�r�dundan sonra, bir ay kadar kaza merkezinde b�rakt�k, almad�k. Sonra Nuh'un mektubunu ald�ktan sonra getirterek a�t�k, hayrette kald�k. Tasavvurumuzun b�t�n b�t�n fevkinde ��kt�. Bu teberr�ke kar�� isti�na de�il, belki bir iltifat-� Ravza-i Mutahhara oldu�undan ona kar�� dilencilikle iftihar ediyorum.” (Barla L. 255)

Bedi�zzaman, kar��l���n� g�nderdi�i hediyenin kabul s�rr�n�, bir “iltifat-� Nebev�” olarak ��yle a��kl�yor. Yine ikinci mektuptan:

“�ok m�barek hediyenizi a�t�k g�rd�k ki, Van hediyesi de�il, belki Medine-i M�nevvere ve Ravza-i �erife'nin m�barek kerametli hediyesidir. Hem fiat�, �st�nde yaz�ld��� gibi yirmibe� lira de�il, yirmibe� bin liradan fazla manen k�ymetlidir. O m�barek hediyeyi Medine-i M�nevvere nam�na, bu havalideki Kur'an-� Hak�m'in hizmetinde h�lis hizmetk�rlar�na ve benim arkada�lar�ma tevzi' etmek i�in -alerre's-i vel'ayn- kabul ettik. Fakat bu manev� hediyenin ehemmiyetli bir s�rr� bulundu�u bana ihtar edildi. Yani Cenab-� Hakk'a y�z bin ��k�r ediyorum ki, Kur'ana ve Z�t-� Risalet'e hizmetimizin bir al�met-i makbuliyeti nev'inden olarak, bir iltifat-� Nebev�yi hissettim.” (254)

Hz. �stad, “bu Nuh muh i�i de�il” diyerek, bu hediyele�menin tesad�f� olmad���n� tevafuk eseri oldu�unu ��yle izah ediyor:

“(…) Fes�bhanallah dedim, bu hediye i�inde s�rlar var. Tedkike ba�lad�m. Bakt�m ki, g�nderdi�im risaleler ka� par�ad�r; her bir par�aya mukabil bir nevi hediye var. Yirmibir par�a, hem risalelerden hem teberr�kten sayd�m. Bu �e�it teberr�k�, �imdiye kadar i�itmemi�tim. Hi�bir hac� b�yle bir zamanda, b�yle merak edip, her nev'den bir k�s�m als�n. Hem benim hesab�ma Medine-i M�nevvere'nin m�barek e�yas�n� bana ay�r�p g�ndersin. Bu demek Nuh muh i�i de�il. Ravza-i Mutahhara sahibinin bu teberr�k i�inde bir iltifat� vard�r.” (Barla L. 256)

Bedi�zzaman Hazretleri bu s�rl� hediyele�menin hurma ve Zemzem say�s� ve cinsine g�re izah�na ��yle devam ediyor:

“�yle ise sair nev'lerin dahi, risalelerin nev'lerine i�aret eder diye, dikkat ettim ki; yedi nev' hurma g�nderilmi�. Bir par�as� b�y�k�e, otuz�� tane kadar. Fes�bhanallah dedim, yedi nev'i g�ndermekte ne mana var. Birden kalbime geldi ki:�Sonra o m�barek m�-i zemzem, b�y�k�e bir �i�e ve parlak nuran� bir surette i�inden ��kmas�. Dedik ki: Madem o levha-y� m�barek Mu'cizat-� Ahmediye'ye, o yedi nev' hurma marifetullaha ve resail-i tevhide i�aret var. Elbette bu m�-i zemzem dahi, �b-� hayat�n m�-i zemzemesini k�inata da��tan Kur'an-� M�bin'in menba'� ve birinci mahall-i n�zul� bi'r-i zemzeme civar� oldu�undan Yirmibe�inci S�z olan �'caz-� Kur'an'a i�aret vard�r. Ve al�met-i makbuliyet olarak telakki ediyoruz.” (Barla L. 257)



Şefkat

unread,
Nov 17, 2011, 5:03:35 PM11/17/11
to sef...@googlegroups.com

NUR KERVANININ SADIK YOLCULARI:
Ahmed Feyzi Kul

Isparta’n�n Uluborlu �l�esinde 1898 senesinde bu d�nyaya g�zlerini a�an Ahmet Feyzi Kul a�abeyimiz, Nurlarla i�tigali s�ralar�nda daha �ok �zmir’e yak�n, Ayd�n’a ba�l� Ortaklar Bucak’�n�n �aml�k k�y�nde ya�am��t�r. 1930 lu y�llar�n ba�lar�nda �stad Bedi�zzaman’� tan�m��t�r. �stad�na yazd��� mektuba ‘Ayd�n M�ft�s�’ diye imza at�nca (Barla L. 187) 1935 Eski�ehir hapsinden kurtulmu�; fakat daha sonraki Denizli ve Afyon hapislerinde yatm��t�r. Afyon Mahkemesinde: ‘Bu as�rda zuhur eden Risale-i Nur'a ve m�ellifine i�aret eden, �yet ve hadislerden istihra� yapan “Maidet�'l-Kur'an” adl� eserinin �ok mevzubahs edildi�ini ve yine Afyon Mahkemesindeki “�a�aal� m�daafas�”n�n mahkemenin seyrini de�i�tirdi�ini Sungur a�abey anlat�yor. “Maidet�'l-Kur'an” bizzat Bedi�zzaman taraf�ndan “T�ls�mlar Mecmuas�”na zeyl olarak konulmu�tur. Hz. �stad ona, 'Risale-i Nur'un manevi avukat�' diyor Nur talebeleri Ahmet Feyzi a�abeyin �ok kuvvetli hitabet kabiliyetini ve ilm-i cifr’e vukufuyetini iyi bilirler. 1972 de Antalya’da vefat etmi�tir, kabirleri �aml�k’tad�r.

Afyon Mahkemesinde "Maidet-�l Kur'an" s�k�nt�s�

“S�lisen: Haber ald�m ki, �ok �al��an, fakat ihtiyats�z Ahmed Feyzi'nin "Maidet-�l Kur'an" ba��nda mal�m mektubumu mahkeme heyeti bahane ederek -ki: "Said kendi hakk�ndaki medihleri vesaireyi tasdik etmi�." -benim mahk�miyetime bir sebeb g�sterilmi�. Ben m�kerrer dedim ki, her �eyden evvel Ahmed Feyzi onu beyan edip -ki o mektup, kendi hakk�ndaki mektuplar� kabul etmemek ve sair bir k�sm�n� ta'dil etmek l�z�mken- l�zumsuz onlar� hiddete getiren �eyleri yazm��. Ben onun bin kusurunu g�rsem, ondan g�cenmem. Fakat Nurlara zarar gelmemek i�in cesurane ve ihtiyats�z hareketten bir derece �ekinmek l�z�md�r.

R�bian: Feyzilerin bir kahraman� olan Ahmed Feyzi karde�imiz de, Tahir�'nin ko�u�u olan medresesinde aynen Tahir� gibi davranmal�. Ve gidenlerin yerinde, onlar�n �akirdlerini Kur'an ve Nur dersleriyle ve yaz�lar�yla te�vik etsin. D�n bana g�nderdi�i yeni talebelerin defterleri benim haz�n halimi sevince tebdil etti. Elhamd�lillah dedim.” (�ualar 536)

Ahmed Feyzi Kul a�abeyi tan�mam

1968’den itibaren 1972’ye kadar Ahmed Feyzi a�abeyi �zmir’de muhtelif ev derslerinde, Kemeralt� Camii k�t�phanesinde, �aml�k’taki evinde onlarca defa g�rd�m, dinledim. Fakat binlerce kere pi�man�m ki, hi�bir h�l ve h�t�ras�n� kaydetmemi�tim. Esasen o zamanlarda Ahmed Feyzi a�abeyin kim oldu�unun da tam fark�na varamam���m maalesef. H�f�zamda kalanlar ise o muhte�em sesi ve hitabesi; k�yl� k�yafeti ile konu�uncaya kadar varl��� pek fark edilmeyen g�r�n���; m�dakkik bir nur talebesi olan karde�i Mehmed Emin Kul ile �aml�ktaki evlerinin bah�esinde tatl�–sert bel�gat �aheseri diyebilece�im sohbetleri; Fethullah G�len Hocaefendi ile l�tifeleri ve bir ke�fi: Daha talebe iken Ziyaeddin Bey’e ‘Gaymakam Bey’ diye hitab etmesidir... Ahmed Feyzi a�abeye sesi ve �ekliyle en �ok o�ullar�ndan Faruk Kul benziyor.

Ahmed Feyzi a�abeyi tan�yabilmek i�in, en iyisi onun �ok yak�n�nda bulunmu� a�abeylerden kaydetti�im h�t�ralar� yazmakt�r diye d���nd�m. Kaderin bir cilvesi olarak bu h�t�ralar�n ekserisini de seneler sonra yine �aml�kta yap�lan derslerde kaydettim:

�aml�k ve �aml�k dersleri

�aml�k; Ayd�n Ortaklar Buca��na ba�l�; �zmire y�z kilometre mesafede, Sel�uk’a yak�n bir k�y. Ahmed Feyzi a�abey �aml�k kabristan�nda yat�yor. �imdilik kom�ular�: Mehmed Emin KUL, Hasan �t�f EGEMEN, C�hid ERDO�AN, N�il PAPATYA, S�im ATLIHAN, Mustafa TEZCAN, Ahmed �A�DIR, Fethullah ALTIKAT, M�c�hid KARADEL�, ��kr� YAZICILAR. �aml�k’ta 1980’li senelerin ba�lar�ndan beri yaz ba�lar�nda, senede bir kere, hemen b�t�n a�abeylerin i�tirak etti�i dersler tertip edilmektedir. �aml�kta �stad�m�z� g�rm�� a�abeylerden y�zlerce h�t�ralar dinlemek nasip oluyor. Ahmed Feyzi a�abeyin evladlar� �aml�kta 10 d�n�me yak�n bir araziyi hizmete ba���lam��lard�r. Dersler de bu arazi i�inde olmaktad�r.

�AMLIK. 01.07.2001

Sungur a�abey Ahmed Feyzi a�abeyi anlat�yor:

Ahmet Feyzi a�abey biliyorsunuz Denizli ve Afyon hapsine girenlerden. Afyon’da muhte�em, o �a�aal� m�dafaas� sebebiyle; heyet karar�yla, ves�ireyi o yerine getirecek endi�esi ile 18 ay a��r cezay� ona verdiler.

Ahmet Feyzi a�abey mahkemeden sonra �� d�rt defa daha �stad�n yan�na gelmi�ti. ��te son geldi�inde ben de �stad�m�z�n yan�nda idim. �stad�m�z “karde�im! Ben 30 senedir Ege’ye bak�yordum, bana muk�bil bir ruh g�r�yordum, O’da sensin, hatta ben Ege B�lgesine gidecektim, sen vars�n diye gitmedim” m�nas�nda b�z� �eyler s�yledi.

A.Feyzi a�abey hi� sars�lmad�, 1954 de T�hir�, Z�beyr, Ceylan, Bayram �stad�n yan�nda iken �stad “Afyon hapsinde talebelerin b�z� m�naka�alar�ndan �ok s�k�ld�m, T�hir� ve Ahmet Feyzi hi� sars�lmad�lar, hi� m�naka�aya girmediler” dedi.

A.Feyzi a�abey “Maidet�'l-Kur'an”� y�ni Kur’andan gayb� i��retleri yazd� ya, b�z�lar�, sen bunu yazd�n onun y�z�nden mahkeme uzad� diye Ahmet Feyzi a�abeye kar�� tav�rlar� olunca A. Feyzi a�abey hi� sars�lmam��t�, �ok s�d�kt�. Hatt� mahkemeden sonra da 101 sayfa temyize m�dafaa yazm��t�. Mesel� Ceylan �yle m�dafaalar yazmazd�, haz�r m�daafalar var ya onlardan okudu mahkemede.

�lk mahkeme 17-18 haziranda oldu. Birinci mahkeme norm�l ge�ti, amma ikinci g�n ��leye kadar h�kim “Maidet�'l-Kur'an” sebebiyle s�k��t�rmaya ba�lad�, bast�n m�, da��tt�n m� diye. “Maidet�'l-Kur'an” mal�m; A.Feyzi a�abeyin kendi te’lifi. ���ret-i gaybiye, ihb�rat-� gaybiye. ��te mahkemede �ok s�k�nt�l� bir durum oldu. H�kim devaml� soruyor, s�k��t�r�yor.. ��te o esnada A.Feyzi a�abey de revirdeydi. Bunu duyunca i�te bu m�dafaay� haz�rl�yor. Bize “ben mahkeme da��lmadan gideyim” dedi. Hemen gidip mahkemeye ibraz etmi�ti m�dafay�. H�kimler bu m�dafay� dinledikten sonra ak�am �zeri birden mahkemenin safahat� de�i�iverdi. Hakimlerdeki o �iddet, o hiddet birden s�n�verdi.

Muhte�em ve �a�aal� m�daafa’dan

Afyon A��r Ceza Mahkemesine

Say�n H�kimler! Bir din �limi ile g�r��mek, onun din hakikatlerine ait kitablar�n� okumak ve yazmak ve din arkada�lar�n�n imdad�na ko�mak �zere dinine ve Kur'an�na ve Peygamberine (A.S.M.) hizmet etmek bir m�'minin vazifesi ve hakk� de�il midir? Bizi bu hizmet-i diniyeden men'eden bir kanun maddesi var m�d�r?

�hirzamanda had�sin haber verdi�i �ah�slar�n mes'elesine gelince: Bu mevzular� biz kendimiz uydurmad�k. Bunlar�n asl� dinde mevcuddur........ Say�n Savc�, bize k�t�bhaneleri dolduran binlerce Arab�a ve bug�n�n ruhuna terc�man olamayan kitaplar� tavsiye ediyor. Say�n Savc� ve onun gibi d���nenler, Risale-i Nur nam� alt�ndaki k�lliyat-� ilmiyeyi ve hazine-i h�rriyeti ve hakikat-� �liyeyi be�enmeyebilirler, tenkid de edebilirler. Bu kendilerinin bilece�i bir i�tir. Bizim �u veya bu esere ra�bet etmemize ve ona k�ymet vermemize kar��amazlar. Biz Risale-i Nur'u seviyoruz.........

Tahsil hayat� �� aydan ba�ka mevcud olmad��� halde, bu kadar feyz-i ilim ne�reden ve ilminin h�rikalar�yla en m�nteha mesail-i ilmiye ve �liyede en y�ksek m�tefekkirleri dahi hayrette b�rakacak bir mant�k ulviyeti ibraz eden ve hayat�n�n yar�s�ndan sonra ��rendi�i bir lisanda bu kadar cazibedar bir tarz-� beyan ve s�r�kleyici bir hararet izhar eden ve gayet feyyaz bir a�k ve heyecan terenn�m eden ve bir derya-y� iman ve bir hazine-i tevhid ve bir umman-� hikmet halinde co�an bir ikinci Bedi�zzaman g�sterebilir misiniz?

F�ni zevahirin �l�yi�ine edna bir meyl ve iltifat g�stermeyen ve en k���k bir menfaat ve lezzete tenezz�l etmeyen; levs-i f�ninin aya��na dola�an b�t�n yaltaklanmalar�na asl� k�ymet vermeyen; kimseden bir �ey beklemeyen ve dilenmeyen ve kendisine arz edilenleri kabul etmeyen; iffet ve ismetin en �l� �rneklerini ya�atarak saburane m�tehammilane her nevi mahrumiyetlere g���s germek suretiyle kendini hakikata ve env�r-� Kur'aniyeye ve maarif-i Muhammediyenin (A.S.M.) izhar�na vakfeden ve memleket ve milletin �zd�rabat� kar��s�nda p�r-rahm � �efkat a�layan; kendine yap�lan bunca ihanetlere ra�men etraf�ndakilerin saadetleri i�in hizmetinden asl� vazge�meyen, ihtiyarl���na ve b�kesli�ine bakmayarak insanlar� gayya-y� cehl ve girdab-� ink�rdan kurtarma�a, hasb� ve �lah� bir cehd ile �al��an ve sava�an fazilet ve nur abidesini �stad addetmekli�imizi �ok mu g�r�yorsunuz?

�Say�n H�kimler!

Biz asl� siyaset�i de�iliz. Biz siyaseti, bizim gibi siyaset ehli olmayana binbir �e�it veballer, tehlikeler ve mes'uliyetler ta��yan bir meslek biliriz. F�ni zevahire de z�ten k�ymet vermeyiz. D�nyaya ancak r�za-y� �lah�ye bizi g�t�ren hay�rl� vechesiyle bak�yoruz. Bu itibarla siyaset pe�inde ko�may� ve devlet mefhumu ile m�bareze itham�n� �iddetle reddediyoruz.�����������������

Afyon Cezaevinde mevkuf

Ortaklar Buca��'ndan

Ahmed Feyzi Kul

�stad Ahmed Feyzi a�abeyin g�nl�n� almak i�in ba��n� g��s�ne koyarak tra� oluyor

Afyon cezaevinde iken, biz temyiz l�hiyas�n� yaz�yoruz. Ben temize �ekiyorum, Z�beyr a�abey de dilek�e h�line getiriyor. 101 sayfa oldu temyiz l�hiyas�. Bir g�n �stad�m�z elini ��kard� ko�u�ta b�yle b�yle i��ret yapt�. (Sungur a�abey havada yaz� yazma i�areti yapt�. �. �zcan) Ben de A.Feyzi a�abeye “�stad b�yle b�yle i��ret yapt�” dedim. Ahmed Feyzi a�abey de “��te �stad devam edin diyor can�m” dedi. Temyize L�hiya yaz�yoruz o s�rada.

Bir m�ddet sonra 2.ko�u�ta bulunan Z�beyr a�abey �stad�n yan�na gidiyor. �stad soruyor “ne yap�yorsunuz?” diye. Z�beyr a�abey “m�daafa yaz�yoruz �stad�m” deyince �stad y�z�n� buru�turuyor; “demek ki ben Z�beyr’i anl�yamam���m, ben sizi Risale-i Nur yaz�yor zannediyordum orada, demek ki siz m�dafaa yaz�yordunuz orada.” diyor. Feyzi a�abey de m�daafa yaz�yor heyecanla. Orada masa filan yok, ranzalar da yok, namaz k�ld���m�z tahta var onda yaz�yor m�daafalar�. Z�beyr a�abey �stad�n

yan�ndan geldi�i vakit, “gel benim havarim” dedi. (sen �imdi havariyi g�r�rs�n. M.Sungur) Geliyor Z�beyr a�abey: “Feyzi a�abey sen beni aldatm��s�n...” dedi. �stad’�n yan�ndan geldi�ini g�r�yor tabi Feyzi a�abey. Ahmed Feyzi a�abey Her �eyi b�rak�yor, yata��n� seriyor, yat�yor. Bir g�n yat�yor, iki g�n yat�yor.. sonra: “�stad�m! Herkes seni inkar edecek, sen de onlar� tasdik edeceksin, ill� bu Ahmet Feyzi senin son me’muru Rabban� oldu�unu dunyaya duyuracak” diye bir pusula yaz�p g�nderdi

�stada. �stad Ahmed Feyzi a�abeyi �a��r�yor. �stad�n odas� b�y�k, berber �a��r�yor tra� olacak.

Ahmed Feyzi a�abeyi de, “gel benim “Maidet�'l-Kur'an” sahibi talebem” diyerek �a��r�yor. Ahmet Feyzi a�abey “O zaman �stad ba��n� g��s�me koydu �yle tra� oldu, b�t�n ��banlar�m iyile�ti” demi�ti. �stad g�nl�n� alm�� oluyor.

Bayram Y�ksel a�abey Ahmed Feyzi a�abeyi anlat�yor

Afyon Hapsinde Z�beyr ve Ahmed Feyzi a�abeyi d�v�yorlard�.Afyon hapsinde �stad�n yan�na her zaman ��kamazd�k. “Elh�ccet-� Zehra” Risalesini �stad yazar, o volta at�lan meydana at�verirdi, biz de oradan al�p �yle �o�alt�rd�k. D�nyan�n en berbad hapishanesi oras�yd�. 70-80 ki�i bir ko�u�ta yat�p kal�yordu. Bir tek tuvalet var, hem banyo, hem abdest alma i�in tek yer oras� idi. Pis, ta�ard� sular.

T�hiri a�abeyle, Refet a�abey �st katta kal�yordu. Fakat Z�beyr a�abeyle, Ahmed Feyzi a�abey o tuvaletin yan�ndaki bo�lukta en berbad yerde kal�yorlard�. Onlar� O m�daafalar�ndan dolay� zulmen �yle yap�yorlard�. Vah�i insanlar da vard�, takunyalarla bast�lar m�, pis su “fo���” diye onlar�n �st�ne giderdi. Zaman zaman Z�beyr a�abeyle Ahmed Feyzi a�abeyi �a��r�p d�v�yorlard�. Uzaktan bile �at-�ut dayak sesleri gelirdi, biz duyuyorduk. Z�beyr a�abey de “Vuuuurrrr! Vuuuuurrr!” diye ba��r�yordu. Ahmed Feyzi a�abey y�zlerine t�k�r�rm��. Ama Z�beyr a�abey “vur!” diye ba��r�rd�, m�dafaalar� �iddetli idi hi� de tenezz�l etmezdi onlara.

�stad volta atan hapislere bir bak�versin, bir selam versin, �stad’� g�r�versinler yeterdi, �o�u hemen namaza ba�larlard�. Onun i�in �stad’a selam verenleri �a��r�p d�v�yorlard�. ������ Temmuz 1972 Ankara

***

Av. G�ltekin Sar�g�l Ahmed Feyzi a�abeyi anlat�yor

Ahmed Feyzi a�abeyle tan��mam�z 1960 y�l�nda oldu. �stad�m�z�n Ankara’ya ikinci te�rifleri zaman�nda. Sungur ve Tahsin Tola a�abeylerin Tarih�e-i Hayat davas� vard�. Mahkemeden sonra Said a�abeyin D��kap�ya giderken kiralam�� oldu�u Murat lokantas�n�n �st�ndeki dersanede topland�k. Diyarbak�r’dan Mehmet Kayalar a�abey de vard�. Bir k��ede 60 ya�lar�nda, ihtiyarca, orta yap�l�, kalender bir zat sandalyede oturuyordu, kim oldu�unu da bilmiyorum. Sonra oradaki cemaate �kaz mahiyetinde bir “E�z� besmele” �ekti ve konu�maya ba�lad�. Hayat�mda hi� kar��la�mad���m bir hit�bet k�biliyeti temerk�z etmi�, hitabetin ��hikas�na ��km��t� o zat. Donduk kald�k, sordum, “kimdir bu zat?” Dediler ki: “bu Ahmet Feyzi a�abeydir.” ��te ilk kar��la�mam�z b�yle olmu�tu. Sonradan davalar�n t�kip heng�m�nda birbirimizle ha�ir ne�ir olduk.

K���k biraderi vard�. Mehmet Emin Kul a�abey. O m�barek l�hika mektuplar�n� d�ima yan�nda ta��r ve o l�hikalardan fevk�lede g�zel dersler yapard�. D�st�rlara �ok ba�l� idi. Onunla daha s�rda� idim.

Ben 1970 de �zmir de yaz�hane a�m�� i�imi oraya nakletmi�tim. Ahmed Feyzi a�abeyle s�k s�k g�r���rd�k. Bakt�m bir g�n benim yaz�h�neye ��kageldi. Gayet yorgun ve �zg�n bir vaziyette oturdu. Sordum “hayrola a�abey seni �ok yorgun ve �zg�n g�r�yorum”. “Senin ki” dedi “seninkinden kaynaklan�yor.” Seninki dedi�i de k���k biraderi Mehmet Emin Kul a�abey. Dedim “hayrola?” “Valla seninkiyle iyice koptuk, bana ba��r�yor, �ocuklara ba��r�yor.. bir haftad�r konu�muyoruz, y�ni ipler koptu.” Ben “olamaz, siz birbirinizden kopamazs�n�z” dedim. “Yok, bu sefer ba�ka.” Sonra durdu durdu “sen gel de, bizim aram�z� buluver” dedi. “Hakikaten ciddi mi s�yl�yorsun?” dedim. “�ok ciddi s�yl�yorum, sen gel, pazar g�n� bekliyorum” dedi.

Ben de hakikaten ciddiye ald�m ve atlad�m otob�se geldim �aml��a, yoku�u ��kt�m, �urada evleri var, nerdesiniz filan diye ba��rd�m, kimse yok. Sonra biraz daha ��kt�m, bakt�m �u armut a�ac�n�n alt�na kumrular gibi yan yana oturmu�lar, sohbet edip duruyorlar. “Sel�m�n aleykum” dedim. “Aleyk�m sel�m” dediler. “Y�hu b�yle kumrular gibi yanyana oturup sohbet edecektiniz de, beni buraya kadar niye yordunuz?” Ahmet Feyzi a�abey l�f�n alt�nda kal�r m� hi�. “Ne olmu� beyefendi, aram�zda o kadar hukuk var, senden bir ricam�z oldu, bu kadar hukuk yan�nda bunun bir k�ymeti var m�? Ne olmu� y�ni” dedi. Bakt�m Mehmet Kul amca da g�l�yor, “sen biradere bakma yahu” diyordu. “Ben sizi art�k iyice koptular zannediyordum, ama memnun oldum bir �ey yokmu�” dedim. Hakikaten �ok enteresan bir �ekilde hararetle m�naka�a ederler, i� fazla ileri gitmeye ba�lad� m�, A.Feyzi a�abey “y�hu tamam ben sana bir �ey demedim can�m” der. M.Emin amca da “tamam tamam ben sana bir �ey demedim” der orada kal�rd�.��

17 Ekim 1972 de Antalya’da bizim evde vefat etti

Babama kar�� bir h�rmeti vard�, bir mes’ele zuhur etmi� herh�lde benim �zmir’de davada bulundu�um heng�mda, kalkm�� Antalya’ya gitmi�. Ramazan ay�, sahuru babamla beraber yapm��lar, hemen akabinde fenala�m�� ve bizim evde nasip oldu, orada vefat etmi�.

Isparta’dan telefon a�t�lar biz Mustafa Birlik a�abeyin d�kkan�nda idik. Haber geldi bize sordular: “Biz Antalya’da kalmas�n� arzu ederiz, belki toprak �ekmi�tir” dedik. Me�er Emin a�abey bizden evvel duymu� kamyonla Antalya’ya gitmi� ve cenazeyi getirmi�. Fethullah Hocam�z namaz�n� k�ld�rd�, �aml��a defnettik. B�t�n cemaat cenazesine i�tirak etti. Demek ki burada olmas� hayra vesile oldu. Her y�l burada toplan�p ders yap�yoruz.

***

H�seyin �a�d�r a�abey Ahmed Feyzi a�abeyi anlat�yor

Ahmet Feyzi a�abey �zmir’e geldi�inde ekseriye Mustafa Birlik karde�in evinde kal�rd�. Ara s�rada da bizde misafir kal�rd�. �yle m�tev�zi idi ki biz onun de�erini bilememi�iz, �imdi anlayabiliyoruz.

Yine bir g�n Mustafa Birlik karde�in evinde bir ders vard�. 1960 ihtil�li sonras�yd�, Mehmet Ali Ayta� isminde bir korgeneral parti kurmay�, senat�r olmay� akl�na koymu�. Sonra sormu�, “bizi kim destekler” diye, baz�lar� da bizim adresi verip “sen Nurcularla g�r��” demi�ler. O vesile ile Birlik karde�in evine gelmi�. “Biz e�er meclise girersek �ngiliz Demokrasisini getirece�iz” falan gibi... yar�m saat konu�tu. Ahmet Feyzi a�abey de k��ede yata��nda uyukluyor da dinlemiyor gibi sanki ama.. sonra bir ba�lad� konu�maya: Asr-� Saadet, �sl�miyet’teki demokrasi meselesini �ok veciz bir �ekilde bir saat kadar iz�h etti. Konu�ma fevkalade olmu�, hepimizin �ok ho�una gitmi�ti. Sonra “ben bir abdest alay�m” diyerek d��ar� ��kt�.

Korgeneral M.Ali Ayta� hayret ve takdirle: “Yahu bu zat kimdir? Ben hayat�mda b�yle bir zat g�rmedim, bu nas�l konu�ma b�yle, niye daha evvel s�ylemediniz? Bu adam�n yan�nda konu�ulmaz yahu” dedi. Tabi sonra karde�ler �stad�m�z�n talebelerinden oldu�unu izah ettiler..

A. Feyzi a�abeyin mektubunu ezberleyen avukat

Bizim �brahim Ethem Sar�o�lu diye bir avukat�m�z vard�. Torbal�lar, Ayranc�l�lar bilirler. Nurlara dost birisidir. Eskiden Ramazanlarda v�izler gelirdi �zmir’e, Ramazan boyunca vaaz ederler, Tire, �demi� gibi yerlere de g�t�r�rlerdi onlar�. ��te yine b�yle Tire’ye bir hocay� g�t�rm��ler. Gen�ler de “hoca geldi dinleyelim” diye toplanm��lar. Ethem Sar�o�lunu da davet etmi�ler. Ethem o zaman Tire’de yat�l� okulda okuyor, hen�z avukat de�il, onu da �a��rm��lar. Biraz atak bir insan oldu�undan hocaya sormu�: “Hocam benim kafam� bir �ey i�gal ediyor, Allah her �eyi yaratt� tamam, Peki Allah� kim yaratt�?” �eklinde o zamanlar�n modas� bir su�l soruyor. Hoca da “yahu bunu kar��ma niye getirdiniz? B�yle su�l mi olur?” diye ��k���nca kendi if�de ediyor “ben de toplant�dan ��kt�m gittim” dedi.

Bir m�ddet sonra da Ahmet Feyzi a�abeyi d�vet ediyorlar Tireye. Ethem’i de �a��ral�m diyorlar ve Ethem Sa��ro�lu ayn� su�li A.Feyzi a�abeye de soruyor. A.Feyzi a�abey “o�lum! Bak sen tahsilli insans�n, bak daha su�li sorarken hata yap�yorsun, sen H�l�k ar�yorsun, fakat mahl�k olsun diyorsun. H�lbuki H�l�k mahl�k olmaz, mahl�k da H�l�k olmaz...” diye giriyor Nurlardan uzunca bir ders veriyor. Sonradan avukat olacak olan Ethem Sar�o�lu “ben tam tatmin oldum” diyerek memn�niyetini belirtiyor.

A.Feyzi a�abey i�in pe�ini b�rakmayarak, Ethem’in ib�dete de ba�lamas� i�in bir mektup yaz�yor. Fakat �ok veciz bir mektup. Hatta bu Av. Ethem Sar�o�lu mektubu ezberlemi�. Ethem benim hal�c� d�kkan�ma �ok gelirdi. B�yle bir g�n beraber otururken A.Feyzi a�abey de ��kageldi. Sarma� dola�tan sonra bu ba�lad� mektubu ezberden okumaya. A.Feyzi a�abey: “Ac��ip! kim yazm�� bunlar�? Nas�l ifadeler bunlar?” demeye ba�lad�. “Ahmet Feyzi a�abey sen, beni filanca tarihte ibadete d�vet i�in bu mektubu yazm��t�n, ben bunu ezberledim” deyince. “Aaah ben eski h�limi hi� g�remeyom” diye kendine has usl�b� ile cevap vermi�ti.

***

Musa Yukar� a�abey Ahmed Feyzi a�abeyi anlat�yor

Ahmed Feyzi a�abey bizim Ayranc�lara �ok gelir, Risalelerden dersler, sohbetler yapard�. Bu arada bir karde�imiz ona ��yle bir su�l sordu. “Ben Risale-i Nur’u okuyorum fakat anl�yam�yorum, ne yapmam l�z�m?” dedi. Feyzi a�abey buna “tahsilin ne?” diye sordu. O da “�lkokul” dedi. “�imdi sana tahsili �ok yapsan �niversiteyi bitirsen anlars�n desem... �ok �niversite bitiren var, tahsil yapm��lar var anlayam�yorlar. Arap�a, Fars�a bilsen anlars�n desem.. Onlardan da �ok Arap�a, Fars�a bilenler var, onlardan da anlamayanlar var Risale-i Nurlar�.

�imdi ben sana Risale-i Nurlar� anlaman i�in �unu tavsiye edece�im:

Evvel�: T�vbe isti�far edeceksin, hangi g�nahlar�m var ki; Kur’an�n bu as�rdaki tefsirini anlayam�yorum, hangi g�nahlar�m m�ni oluyor diye t�vde isti�far edeceksin.

�kinci tavsiyem de: Mideye giren l�kmaya dikkat edeceksin haram olmas�n, e�er v�c�da giren l�kma haram olursa, nas�l ki bir �e�menin havuzuna bulan�k su girerse, etraftaki musluklar� a��nca b�t�n sular bulan�k akar. Mideye de haram girdi mi b�t�n v�cudun �zalar� bulan�r, g�z hakikat� g�remez, kulak hakikat� i�itemez, b�t�n �zalar bulan�r.

Demek ki: 1. T�vbe isti�far edeceksin. 2.V�cuda haram l�kma almacaks�n, i�te o zaman Risale-i Nurlar� anlars�n” dedi.

Bir m�ft�ye “R.Nur oku �man�n� kurtar” dense do�ru olur mu?

Sene 1960 ocak- �ubat aylar� olacak, bize Ankaral� Karde�lerden bir yaz� geldi. Bu yaz�da: “Demokrat Parti Milletvekilleri ile konu�abilecek olanlar Ankara Mahkemesi dolay�s�yle Ankaraya buyursun. Ankaral� Karde�leriniz” diyordu. �imdi hangi semtte idi hat�rlam�yorum, “Murat lokantas�” n�n �st kat�ndaki dersanede karde�ler toplanmaya ba�lad�lar. 80-100 ki�i kadar oldu, biz de bir kenara oturduk. Orada; Bizim tan�yabildi�imiz, Ahmed Feyzi, Avukat Bekir Berk, Sel�haddin �elebi a�abeyler vard�. Sonra bir gen� geldi, ona h�rmet ettiler. Ben “bu gen� kim?” diye sordum, “bu Ceylan A�abeydir” dediler. Sohbet ve dersler yap�ld�.

Orada birisinden ��yle bir su�l geldi: Bir Nur talebesi bir m�ft�ye telefon ediyor ve “hocam bu as�rda �man�n� kurtarmak istiyorsan Risale-i Nurlar� oku” diyor, “bu do�ru mu yanl�� m�?” Telefon eden Nur Talebesi “Subh�neke” yi oku desen belki yanl�� okuyacak, bu telefon do�ru mu yanl�� m�d�r? “Bunun cevab�n� istiyorum” diye sordu. Herkes birbirine “sen cevap ver” derken Ahmed Feyzi a�abeye, “�stad sana Risale-i Nurun Avukat� demi�, onun i�in sen cevap ver” dediler. A.Feyzi a�abeyi k�rs�ye g�t�rd�ler, teyp de ses al�yor, herkes dinlemeye ba�lad�.

Feyzi a�abey a��r a��r konu�maya ba�lad�: “O karde�imizin �ekmi� oldu�u telefon do�rudur, ��nk� “Nur Talebesi” demek asr�n �sl�m kurtar�c�s� ile �sl�m y�k�c�s�n� tan�mak demektir ve �sl�m�n cihad cephesinde yerini alm�� demektir. Dost ve d��man� tan�m�� dostun yan�nda yerini alm��t�r, bunun d���ndakiler ortadad�r, bazen din d��manlar� aleyhinde konu�urlar, b�zen nedir bu Nurculuk diye Nurcular�n aleyhinde konu�urlar. Nas�l ki; bir muharebede birli�ini kaybetmemi� bir er, birli�ini kaybetmi� bir kumandandan fazla muharebede muvaffak oldu�u gibi. Risale-i Nur eserlerini okuyamay�p, dost ve d��man�n� tan�mayan kimse, asr�m�zda Diy�net Reisi de olsa her an �m�n� tehlikededir, dost ve d��man� ay�ramad��� i�in d��man taraf�na ge�ebilir.” Oradaki kalabal�ktan hi� bir �tiraz vuku bulmadan, A.Feyzi a�abeyin bu s�zleri herkes taraf�ndan kabul edildi.

N�mahremden gelen g�nahlar g�ze sirayet eder

Ahmed Feyzi a�abey bize �ok tembih ederdi “�ayet �stada ziyarete giderseniz y�z�ne fazla bak�p durmay�n �stad rahats�z olur.” Biz “neden?” diye sordu�umuzda Ahmed Feyzi a�abey: “Ekseri bizim g�zler d��ar�da n�mahreme bakt��� i�in, n�mahremlerden gelen g�nahlar g�ze sirayet eder, �stada bak�nca o �stad� rahats�z eder” derdi. Biz de �stad Hazretlerini ziyaret etti�imizde �yle yapt�k, ba�ka yerlere kenarlara, hatta ba��n�n �st�nde “Dost istersen Allah yeter” levhas�na bakt�k.

�AMLIK 23.06.2002

Mustafa Birlik a�abey A.Feyzi a�abeyi anlat�yor

Ahmet Feyzi a�abey ile ben san���z. Mahkemeye sebeb olan h�dise ise General Faruk G�vent�rk’�n iki gazetede ��kan beyanatlar�.

Mahkemeye m�racat�m�zda: “Biz muhitimizde nurcu olarak bilinen kimseleriz, bu yaz�lardan sonra, muhitimizde bizi nurcu olarak tan�yanlar l�tife olarak bile olsa.. bizi tahkir etme�e ba�lad�. Dolay�s�yla biz kendimizi m�daafaa etmek sadedinde kald�k.” Dedik. Bunun �zerine mahkemenin verdi�i karar: “San�klar�n iddia ettikleri gibi nurcu olup olmad�klar�na d�ir emniyete yaz� yaz�larak sorulmas�na, ayr�ca san�klar�n muhitinden on’ar ki�ilik ��hidin getirilip dinlenmesine..” diye ��kt�.

Sonra Ahmet Feyzi a�abey buradan (�aml�k), biz de �zmir’den ��hidler getirdik. ��hidler dinlendi. O zaman buran�n muhtarl���n� yapm�� bir ��hid geldi, enteresan bir adamd�, etraf�nda d�n�p d�n�p konu�uyordu, �f�de verirken mahkemeye “Efendim! Kire��i H�f�z dedi�in zaman (A.Feyzi a�abeyin l�kab�) Denizliden �zmire kadar Nurcu oldu�unu bilmeyen yok ki” deyince, H�kimler de d�hil herkes g�lmeye ba�lad�. Neticede ��hidler dinlendi, emniyetten gelen yaz�larla da mahkemece nurculu�umuz tasdik olunmu� oldu elhamd�lillah.

Mahkeme emniyetten gelen yaz� ve ��hidlerin if�delerinden sonra: “San�klar�n nurcu oldu�u kesinle�mi� oldu�undan ve tahrike m�ruz kald�klar�ndan Faruk G�vent�rk�n de tahrik edici olarak mahkemeye d�hil edilmesine” karar verdi. O zaman avukat�m�z Burkay bey mahkemeye “ Bizim san�klar mahkemeye ne �ekilde geliyorlarsa, Faruk G�vent�rk�n de san�k olarak mahkemeye gelmesini istiyoruz” dedi. Fakat G�vent�rk�n avukatlar� “efendim etikettir fil�n, biz temsil ediyoruz.” diyerek itiraz ettiler. Neyse, neticede mahkeme Faruk G�vent�rk�n mahkemeye gelmesini kabul etmedi...

Ahmed Feyzi a�abeyin o g�n bir bu�uk saatlik bir konu�mas� var ki; ben hay�t�mda hi� bir kimseden, hi� bir �ekilde, hi� bir zaman �yle bir konu�ma dinlemedim. Bir bu�uk saat “dinimize sald�ranlara kar�� sessiz mi kalaca��z?” ba�l��� alt�nda muazzam bir konu�ma. ��te mahkeme b�yle devam ederken bir af kanunu ��kt� ve mahkeme d��t�. �nceden h�kimle ben g�r��m��t�m, bana dedi ki: “Mustafa! ���n�ze de alt��ar ay ceza veriyoruz, hem sana, hem A.Feyziye, hem Faruk G�vent�rk’e, fakat daha evvelden sab�kan�z olmad���ndan tehir edece�iz, ber�-i m�l�mat” demi�ti.” Ama af kanunu ��kt�, mahkeme de bitti. Demek istiyorum ki Ahmet Feyzi a�abey b�yle bir insand�.

�AMLIK 29.06.2003

M. Said �zdemir a�abey A.Feyzi a�abeyi anlat�yor

Allah rahmet etsin Ahmed Feyzi Kul a�abey zaman zaman Ankara’ya gelir ve bizlerle sohbet ederdi, bir ka� g�n de kal�rd�. Bir g�n onu b�y�k �limlerin bulundu�u “din� eserleri inceleme kurulu” na g�t�rd�m. Orada Hasan Fehmi Ba�o�lu, Hasan H�sn� Erdem, Kemaleddin Bostan, �ehid Oral gibi b�y�k �limlerin bulundu�u bir kurul. Ben kendisini “Bedi�zzaman Hazretlerinin talebesi” diye takdim ettim. M�barek Ahmed Feyzi a�abeyimiz �yle bir konu�ma yapt�, onlara kar�� �yle g�zel bir hitabede bulundu ki; �stad hazretlerini ve Risale-i Nur’u anlatt�. �yle g�zel anlatt� ki o b�y�k �limlerin a��zlar� a��k kald�. Feyzi a�abey o kadar fesahat, bel�gat ile o kadar g�zel konu�uyordu ki hayran kald�lar. Ona sordular: “siz hangi �niversiteden mezunsunuz?” “Ben Risale-i Nur �niversitesinden mezunum” diye cevap verdi. �ok takdir ettiler.

Bu kurul Risale-i Nurlar� tedkik eden kuruldu. O zaman Hasan Fehmi Ba�o�lu, �stad Hazretlerinin eserleri Afyon mahkemesi dolay�s�yla 11 �uval, 4 sand�k olarak Ankara’ya gelmi�ti. Ankara A��r Ceza’dan Diyanete geldi. Diyanet i�leri m��avere kurulu bu eserleri teker teker inceledi. Cenab-� Hak bizi de orada vazifelendirdi, oran�n k�tib-i memuru idik, hepsi elimizden ge�ti. Risale- i Nur hakk�nda Hasan Fehmi Ba�o�lu �ok muazzam bir rapor yazd�. O rapor, o zaman ki Diyanet Reisi Ey�p Sabri Hay�rl�o�lu’na onaya gitti. Reis raporu okumu�, sallana salllana geldi, Hasan Fehmi efendiye: “Hocaefendi sen Bedi�zzaman’a rapor yazmam��s�n, sen medhiye yazm��s�n, medhiye. Ehl-i vukuf biraz b�taraf olur, sonra sana da Nurcu derler, hi� olmazsa bunu biraz de�i�tir” dedi. O da “peki efendim biraz de�i�tirelim” dedi, fakat yine de �ok g�zel bir rapor yazd�. “Risale-i Nur eserleri: Devletimizce dahi matlub olan bug�n ki gen�li�i en g�zel ahlaka g�t�recek �yet-i Ker�melerin me�li, hadis-i �erifleri izahlar�ndan ibarettir. Ne 163. maddeye, ne 5086 say�l� kanuna ve di�er kanunlara hi�bir temas� yoktur…” diye bir rapor.

Ahmed Feyz� A�abey’in �stad�m�za �lk�Mektubu

Yeni m�him bir karde�imiz M�ft� Ahmed Feyzi Efendinin f�kras�d�r. Bu f�kra �endan �ahs�ma bak�yor. O z�t �ahs�m� g�rmemi�, dell�ll���m eseri olan risaleleri g�rd���nden, haddimden pek �ok fazla olan sena ve medhi, risalelere ve esrar-� Kur’�n’a ait oldu�u i�in kabul ettim.

�بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ

Hamd-i b�nihaye Ker�m-i M�te�l’e, sal�t � sel�m Habib-i Z�lcel�l’e ve onun �l ve ashab�na.

Ey b�k�ye v�s�l olmu� f�ni!

Ve ey matlubun b�b-� rahmetinde oturan mahb�b!

Ve ey derec�t�n ekmeli olan s�fat-� abdiyete s�l�k edebilmi� bahtiyar!

Ve ey �ems-i T�b�n-� Z�lcem�l’in karanl�klara aksettirdi�i ziy�-y� hid�yet!

Ve ey Habib-i Kudd�s’�n tarik-i ulviyetinde karanl�klar� yararak u�an �eh�b-� ���aanis�r!

Hat��t ve m�siyet deryas�n�n korkun� dalgalar� aras�nda inleyen, H�l�k-� Ker�m’in bunca eltaf�n� nank�rl�kle kar��lamaktan ba�ka bir vaziyeti bulunmayan bu edn�-y� mevcudat, n�il oldu�un �derece-i makbuliyetten bir katresinin olsun, kendine ihd�s�n� senin �efkat ve kereminden bekliyor. Ne olur, beni kendine al�p hizmetinle m��erref k�lsan. Ne olur, Habib-i Kibriy�’ya benim de kendisinin hizmetine intisab�m i�in ve O’nun u���k�n�n �as�ar� ve hikmet ve nurunun dell�l� olmakl���m i�in yalvarsan, �h!

Her an ayaklar�n�n alt�n� �pmek
ate�iyle m�tehassir ve n�l�n, ahkar-� mahl�kat

Ahmed Feyzi



Şefkat

unread,
Nov 18, 2011, 5:42:28 PM11/18/11
to sef...@googlegroups.com


NUR KERVANININ SADIK YOLCULARI:
SELAHADD�N �ELEB� (1913-1977)

Nazif �elebi'nin o�lu olan Selahaddin �elebi l9l3 do�umludur. Uzun y�llar Nur Risalelerine fedak�r�ne hizmet etmi�tir. Nur'un mektuplar�nda isminden ve hizmetlerinden bahisler vard�r. �nebolu e�raf�ndan olan Selahaddin �elebi, 9 Ocak 1977'de vefat etmi�tir.



"Ben bu z�t� tan�r�m"


"1936 senesinde Kastamonu'daki 131. Alaydan terhis oldu�um zaman, Bedi�zzaman isminde �lim bir zat�n s�rg�n olarak geldi�ini i�itmi�tim. Kendisi bir karakol kar��s�nda yapayaln�z ya��yormu�. Kendisinin y�z�nden zarar g�rmemesi i�in kimse ile g�r��m�yormu�.


"�nebolu'ya geldi�imde, merhum pederim Ahmed Nazif �elebi'ye anlatt�m. Babam:


"Ben bu z�t� tan�r�m, 1908 Me�rutiyetinden sonra yan�nda bir hey'etle �nebolu'ya gelmi�ti. �nebolu'nun me�hur �limi Hac� Ziya Efendi ile birlikte �ehirdeki camileri gezmi�ti. �ad�rvanda abdest al�rken y�zlerce insan toplanm��, h�rmet ve sevgi ile kendilerini seyrediyordu. Ziya Efendi halka 'Ay�pt�r, �ekilin' deyince, hey'etten bir zat: 'B�rak�n baks�nlar. Bu zat bak�lacak bir zatt�r" dedi. Yahya Pa�a Camiinde namaz k�ld�lar. Vapura u�urlarken caddenin iki taraf�na dizilen halk�, elini kalbinin �zerine getirerek sel�mlam��t�. �stanbul gazetelerinde de yaz�lar�n� okudum. 'Yar�n Kastamonu'ya gidip ziyaret edece�im' dedi.[1]




"Nur Risaleleri �nebolu'ya b�yle girdi"


"Babam Kastamonu'ya gitti ve geldi. Beraberlerinde 4. �ua olan �yet-i Hasbiye Risalesini getirdi. Bu risaleyi yazd�, bana verdi. �stad�, nerede ve nas�l g�rebilece�imi tarif ederek, beni Kastamonu'ya yollad�. Kastamonu'ya geldi�imde Nasrullah Camiinin avlusunda �ayhane i�leten �arkl� K�resin A�iretinin Beyi olan Emin (�ay�rl�) Beyi ve H. Tahir�'nin o�lu Ahmed Kuzu'yu arad�m. Onlar vas�tas�yla �stad'� ziyaret edecektim. Ahmed Kuzu'nun o�lu Sel�haddin'le birlikte, kald��� eve gittik. Evde yoktu. 'Karada�'a ��km��t�r, haydi seni g�t�reyim' dedi. Sel�haddin k���k oldu�undan 'Sen zahmet etme, tarif et, ben bulurum' dedim. Kastamonu yak�nlar�nda bir saatlik mesafede y�r�yerek da�a ��kt�m. Karada�'da ufak bir tepenin zirvesinde bir a�ac�n alt�nda beyazlar giyinmi� bir zat namaz k�l�yordu. ��imden 'Her halde bu zatt�r' dedim. Sel�m verdikten sonra, ba�� ile oturmam� i�aret etti. Diz ��kt�m, duas�na 'Amin' dedim. �nsanl���n ve �sl�m d�nyas�n�n huzur ve sel�meti, d�nyev� ve uhrev� saadeti i�in hazin bir sada ile niyaz ediyordu. Bil�hare getirdi�im kitab� verdim. 'Sen ho� geldin karde�im, bu risalenin tashihat�n� yapay�m' dedi. Tashih i�i yar�m saat s�rd�. Bu esnada ilk defa g�rd���m Hoca Efendiye dikkat ediyordum Dikkatle tashihat yap�yor, kelimedeki noksanl�klar� harf ve noktalara kadar d�zeltiyordu. 'Sen de yaz� biliyor musun?' dedi. Bir c�mle yazd�rd�.


"Ma�aallah... Ke�eli g�zel yaz�yorsun, sana bir risale verece�im, yazar m�s�n?" dedi. 'Memnuniyetle' deyince, birden dokuza kadar K���k S�zler'i verdi. Yazaca��m� ifade ettim. Babama da ayr�ca 11. ve 12. S�zleri g�nderdi. 'E�er arzu ederse yazs�n ve bana tashihe g�ndersin. Eserler aynen yaz�lmal�d�r' dedi. M�saade isteyerek huzurundan ayr�ld�m.


"��te Nur Risalelerinin �nebolu'ya giri�i b�yle oldu. Bu tarihten sonra �nebolu'da y�zlerce parmak Nurlar� yazmaya ba�lad�.


"Nazif'ler, �brahim'ler, �zzet'ler, Osman'lar, Salih'ler, �mer'lerin kalemleri, be� sene boyunca matbaa tesisleri gibi i�ledi. Kastamonu �nebolu aras�nda Nur Postac�lar� da te�ekk�l etmi�ti. Nurlar �nebolu liman�ndan Anadolu'ya sevkediliyordu.Bu postac�l��� Recep Dilek, Ahmed K�ro�lu ve De�irmencio�lu yap�yorlad�.




Teksir makinas�


"Bu �ekilde hizmetler fas�las�z y�r�rken �stanbul'da bir ticarethanede teksir makinas� g�rd�m. Bu makinan�n bir dakikada y�z sahife bast���n� ��renince hemen makinay� sat�n alarak �nebolu'ya getirdim. �lk defa Nurlardan Yedinci �ua, "K�inat Seyyah�n�n M��ahadeleri" olan �yet�l-K�bra Risalesini teksirle �o�altt�k. �lk n�shay� �stad'a g�t�rd���m zaman fevk�lade memnun oldu. Eserin sonuna hissiyat�n� �u c�mlelerle ifade etti:


"Ya Rabbi! bir kalemle be�y�z n�sha yazan Nazif �elebi ve m�barek yard�mc�lar�n� Cennet�'l-Firdevste mes'�d k�l."




"Arad���n�z nedir?"


"l942y�l�nda Kars G�mr�k Muhafaza Te�kil�t�na intisap etmi�tim. Alt� ay sonra kurs i�in Ankara'da �nhisarlar Vek�letinin (Tekel Bakanl���) �st kat� G�mr�k Muhafaza Genel Komutanl��� Te�kil�t�na tahsis edilmi�ti. Bir g�n kursta iken, 'Sizi Genel Komutan L�tfi Karap�nar Pa�a istiyor' dediler. Bu esnada hat�r�ma ilk gelen �ey, Ankara'da Risale-i Nur'un vek�letten vek�lete elden ele dola�mas�yd�. O tehlikeli zamanda Asker� �ura azas�ndan rahmetli Y�mni Bey, �ur�n�n resmi toplant�s� bittikten sonra Risale-i Nur okuyordu. Herhalde bir general beni Karap�nar Pa�a'ya haber verdi, zann�yla odas�na gittim. Pa�an�n y�z� sertti. Vaziyetin vehametini anlad�m. Masas�n�n �n�ndeki koltukta yakas�ndaki r�zette istikl�l yaz�l� birisi oturuyordu. Arkas�nda da ayakta bir subay haz�r ol vaziyetinde bekliyordu. Rozetli �ah�s bana '�zerinde ne varsa ��kar' dedi. Ben de �zerimde ne varsa hepsini ��kard�m. Bunlardan not defterimi ald�lar, para �antam� ve di�er e�yalar�m� geri verdiler. 'Bizimle beraber gelecek, ' diye Pa�a'dan m�saade ald�lar. �al��t���m odaya gittik. Masamdan da �antam� ald�lar. Oradan da geceleri kald���m Ulus'taki Cihan Oteline gittik. Hususi odamda arama yapt�lar, fakat bir�ey bulamad�lar. bana hi�bir �ey s�ylemiyorlard�. 'Arad���n�z nedir? S�ylerseniz belki yard�mc� olurum' dedim. 'Risale-i Nur ismindeki kitaplar� ar�yoruz' dediler. 'S�yleseydiniz size verirdim. Hi� yorulmazd�n�z. Bunlar iman� ve �sl�m� eserlerdir, gardroptad�r. Fakat siz g�rmediniz' dedim. Tekrar a�t�lar, elbiselerin arkas�ndan otuz kadar eser ��kard�lar.




"�ftira m� edeyim?"


"Kitaplarla beraber 1. �ubeye, Hac� Bayram Camiinin kar��s�ndaki, �imdi y�k�lm�� olan pasaport binas� olan yere geldik. Mahallinde tutulan zab�tta 'kendi g�stermesi �zerine' eserler bulunmu�tur, kayd�n� yazd�rtt�m. 1. �ube M�d�r�'n�n nezareti alt�nda, iki g�n, iki gece ifademi ald�lar. Bir ka� kere terc�me-i halimi, Risale-i Nur'daki hizmetimin harfiyyen yaz�lmas�n�, kimlerle temas etti�imi ve eserleri okuyanlar�n kimler oldu�unu sordular. Yerli, yersiz suallerine verdi�im cevaplarla bir t�rl� tatmin olmuyorlard�. Hac� Bayram Camiine namaz vakitleri giden cemaata bakmam ve bunlardan kimlere kitap vermi�sem g�stermem i�in cam kenar�na iki polisle birlikte oturttular. 'Ankara halk�n�n g�nah�na girmem, birine mutlaka iftira m� edeyim?' dedim. Not defterimdeki isimlerin kime ait oldu�unu sordular. 'Hac� Bayram Camiine gelen bir ka� ki�inindir. Fakat bunlar�n adreslerini bilmiyorum. Ancak camiye geldiklerinde tan�yabilirim' dedim. Hac� Bayram Camii kar��s�nda kitap��lak yapan Muhsin Bey vard�. O vakit orada g�zel bir yaz�hanesi vard�. M�teahhitlik yap�yordu. Onun yaz�hanesinde baz� �ah�slara kitap verdi�imden ismi Muhsin diye zapta ge�irilmi�ti. Muhsin Beyi getirdiler. 'Bu �oluk �ocuk sahibi, b�rak�n bu zat�. Bunun Risale-i Nur'dan haberi bile yok. Yaln�z bu adam�n yaz�hanesinde bir-iki zatla g�r��t�m. Camiye giderken, iman� Risalelerden verdim' dedim.


"Bir de o civarda, ufak bir caminin imam� vard�. Sa�lar�, ka�lar sar�, �ok m�ttak�, m�barek bir insand�. Onun da ismi ge�ti�inden bir hayli zavall�y� d�vm��ler ve s�k��t�rm��lard�. Bunu da bil�hare ��rendim.




"Selahaddin korkma"


"���nc� g�n �ift aynal� bir odaya girdik. B�y�k boy hususi yap�lm��, tahminen, elli-yetmi� santimetre kare ebad�nda, ciltli bir defteri, alb�m yapm��lard�. T�rkiye'deki din adamlar�n�n sa�, sol, profil ve cepheden g�r�n��l� �� resmi ve altlar�nda da terc�me-i halleri yaz�l� idi. Bu alb�mde tan�d�klar�m� s�ylememi istediler. Yan�mdaki memur sayfalar� �eviriyordu. Abd�lhakim Arvasi'nin resmini g�stererek: 'Bu da tevkif edildi' dedi. Ben de: "Tan�yorum, �lim bir zatt�r. Bayezit camiinde dersini dinlemi�tim' dedim. Bu defa bir ba�kas�n� g�sterdi: 'Evet... bu da Hac� S�leyman Efendidir. "Tan�m�yorum. Fatih'te oturuyor' dedim. 'Bu da tevkif edildi. Biri Bursa'ya, di�eri K�tahya'ya sevkedildi' deyince Fatih'te evinde ziyaret etti�im Hac� S�leyman Efendi oldu�unu anlad�m. S�nnet-i seniyyeyi tatbik eden takv� bir zatt�. Bana Arap�a yaz�l�, �er�eveli, d�rt-be� sat�rl� bir levhay� okuyup terc�me etmi�ti. Bana, 'Kur'�n'a kasem ederim ki, ben Mehdiye asker olaca��m, ondan sonra �lece�im' demi�ti. Seksenin �zerindeki bu ya�l� zat�n 'asker olaca��m' demesi beni o zaman g�ld�rm��t�. Tevkifini ve s�rg�ne g�nderildi�ini ��renince, i�imden 'O ya�taki insan ancak bu �ekilde asker olabilir. Arzusu yerini buldu' dedim. Bir ka� hafta sonra da m�barek hocan�n vefat haberi geldi. Bu s�rada Komiser Naci Bey tel��la geldi. 'S�rpriz,' diye ba��rd�.


"Bedi�zzaman Hoca Efendiyi Kastamonu'dan getirmi�ler. Geceyi �ank�r�kap�'da bir otelde ge�irmi�. Otelde m�stahdem yerine polisler ge�mi�. Hizmetine de garson k�yafetinde bir komiser vermi�ler' dedi.


"Bir m�ddet sonra 1. �ube M�d�r�n�n odas�na beni �a��rd�lar. ��eri girdim. �stad oturuyordu. Derhal elini �pt�m. �ok hararetli olan elini b�rakamad�m. �iddetli hasta ve yorgundu. Buna ra�men M�d�re hitaben:


"Bunlar bu vatan�n fedak�r, imanl� evl�tlar�d�r. Bunlar emniyet ve asayi�i ihl�l etmez. Bil�kis muhafaza ederler' dedi. Bana d�nerek, 'korkmay�n�z' dedi.


"�stad'� tekrar otele g�t�rd�ler. Ertesi sabah beni iki polis refakatinde vilayete g�t�r�rken, ileride kalabal�k bir grupla �stad'� da vilayete g�t�r�yorlard�. 50 metre geriden, biz de onlar� takip ediyorduk.


"Daha sonra alt kata inerken, orada evraklar tanzim edildi. �stad'�n yan�nda d�rt be� jandarma ve birka� polis vard�. H�k�met binas�n�n ��k�� kap�s�nda durdular.


"K�yafeti her zaman oldu�u gibi mill� ve yerli k�yafetti. Sa� omuzunda muhafaza torbas� i�inde bir Kur'�n-� Kerim, sol omuzunda rule yap�lm�� bir namaz seccadesi, ona ba�l� bir ibrik. Tarih kitaplar�nda g�r�len ak�nc� yi�itlerinin muharip k�yafetini, �smet �n�n� devrinde Ankara'da canland�ran bir tablo gibi g�r�n�yordu. �st kattan bir ka� tane daha memur geldi. Polis ve jandarmalara Denizli'ye g�t�rmeleri i�in evraklar�n� verdiler. Bu esnada �stad ellerini kald�rarak:


"Selahaddin korkma! Selahaddin korkma! Selahaddin korkma! diye ba��r�yordu. Sonra hareket ettiler. Ben yan�na yakla�mak istedim, fakat onbe� yirmi metre mesafeden daha yak�na b�rakmad�lar. Orada biriken halk da bu mesafeyi doldurmu�tu. �stad'�n da beni g�rmesi imk�ns�zd�. �stad'� 70 ya��ndaki hasta halinde o m�barek Ramazan'�n �ok s�cak g�n�nde istasyona kadar yaya olarak g�t�rd�ler.




"Bu eserler im�n� ve �sl�m�dir"


"��leden sonra, Vali Nevzat Tando�an'�n belediyede bizi bekledi�ini bildirdiler. Hemen belediyeye g�t�r�ld�k. ��eri girerken merdivende gen� bir han�mla kar��la�t�k. 'Siz de mi polissiniz?' diye sordum. Han�m 'Hay�r ben felsefe hocas�y�m. Bedi�zzaman'a bayram tebri�i yazm��t�m' dedi. Arkam�zdaki polisler, 'Konu�may�n ' diye bizi ikaz ettiler.


"Belediyede ba�kan odas�na evvel� felsefe hocas�n� �a��rd�lar. 20 dakika sonra o ��kt�. 'Beni serbest b�rakt�lar. Allah yard�mc�n olsun' dedi ve gitti.


"Kap�da 1. �ube M�d�r� bekliyordu. Emniyet Umum M�d�r� �inasi Bey kap�y� a�t� ve bana 'gel' diye seslendi. ��eri girdi�imde Vali Nevzat Tando�an koltukta oturuyordu. On dakika kadar beni tepeden t�rna�a s�zd�.


"�inasi, elektrikleri s�nd�r!' dedi. Bir dakika sonra, tekrar, 'a�' dedi. Ba��n� iki tarafa sallayarak, g�zl���n� ��kard�, tek cam�yla bakt�, aya�a kalkt�: 'Yan�ma gel' dedi. Omuzumdan tuttu. 'Nas�l olur, sen Cumhuriyet �ocu�usun. B�yle kimsenin pe�ine tak�l�rs�n? Bunun gayelerini bilmez misin?' dedi.


"Ben de cevaben, Vali Bey'e �unlar� s�yledim:


"l936 senesinden beri Kastamonu'da ziyaretine giderim. Eserlerinden okudum ve ne�rine �al��t�m. Bu eserler iman� ve �sl�m�dir. Siyas� ve menfi milliyet�ilik yoktur. Milletimizin ve devletimizin aleyhinde en ufak bir kelime g�rseydim ve kendisinden menfi bir d���nceyi hissetseydim, ihbar eder ve herkesten �nce ben d��man kesilirdim. Tamamiyle yanl�� bir kanaate sahipsiniz. Eserleri iman�dir. Kur'�n-� Azim���an�n baz� �yetlerinin tefsirlerinden ibarettir. Kastamonu'da herkes ziyaret ediyor. Polis karakolunun kar��s�nda bir evde oturuyor. Polisler herg�n giren ��kan� g�r�yorlar.'


"Kim Kastamonu Valisi?' dedi.


"Mithat Alt�ok' dedim.


"�inasi, ne hayvanlar var' dedi. Tekrar bana hitaben :


"Madem ki eserleri iman�dir diyorsun, mahkemeye verileceksiniz, orada tetkiki yap�l�r, orada s�ylersin' dedi.


"Kap�da bekleyen l. �ube M�d�r�ne mahkemeye sevk edilmemi s�yledi.




"�nebolu'ya sevkediliyorum"


"Hava kararm��, iftar vakti �oktan ge�mi�ti. Bizi iki polis refakatinde mahkemeye sevkettiler. Gece saat l2'ye kadar mahkeme salonunda bekledik. N�bet�i hakim, savc�l��a, tevkifim i�in gelen telgraf�, g�nd�z Savc� Kem�l Bora'ya vermi�. Nereye koydu�unu bulamayan Savc� Muavini, evine telefonla sorduktan sonra, telgraf bulundu ve nihayet mahkemeye al�nd�k.


"TCK'nun 163'�nc� maddesi mucibinde tevkifime karar verildi. Bir vas�ta tutarak, polisle beraber, tevkif m�zekkeresi elimizde gece 1.30'da Cebeci Cezaevinin karantina ko�u�una al�nd�m.


"Bir hafta sonra Zonguldak yoluyla �nebolu'ya sevkedildim. Refakatimde iki jandarma vard�. Trende siyas� m�crim diye husus� kompart�man a��lm��t�.


"�nebolu'ya ��kt���mda, jandarma komutanl��� beni polise teslim etti.


"Bu esnada babam da tevkif edilmi�ti. Emniyet dairesinde iki g�n kald�m. Said ismindeki savc�, Ankara'daki ifadelerimi tekrar ettirdi. Beni bu iman� ve �sl�m� eserlerden so�utmak i�in, iki g�n, iki gece u�ra�t�.


"Beden ruhsuz ayakta durur mu? Ekmeksiz ve susuz ya�an�r m�?' deyince: 'Peki cezaevinde ekmek ve su ile bedenini ya�at' dedi.


"�nebolu Cezaevine girdik. Hapishanede di�er �nebolu'lu Nur Talebeleri ile bir araya geldik. Onlar�n isimleri ��yle idi. Pederim Ahmed Nazif �elebi, �brahim Fakazl�, Ziya Dilek, B�y�k �brahim, G�lc� H�seyin, izzet Turgut, Ahmed K�ro�lu, Z�ht� ��eri, �mer Gediko�lu, Halil Enercan, Ahmed �a�maz.




Denizli'ye sevkiyat


"�nebolu Cezaevininin alt kat�ndaki ko�u�ta bir arada idik. Ramazan-� �erifin sevinci ile, o m�barek g�nlerin k�ymetinden istifadeye �al���yorduk. �hl�sla ibadet yap�l�yordu. Onbir ki�i aram�zda c�zler taksim ederek, g�nde bir hatim indiriyorduk. Hac farizas�n� if� ederken vefat eden Hac� Halil Enercan, ayr�ca �� g�nde bir hatim yap�yordu. Bir ikindi namaz�nda imam olan rahmetli Telyeli �zzet Turgut'u biz �mmi zannediyorduk. Namaz� m�teakip bir m�rakabe yapt�. Bil�hare ba��n� kald�rarak, 'Arkada�lar �imdi rical-i gayb hazerat� geldiler. Ellerinde ye�il bir sancak vard�. Sancakta '�nn� fetahn� leke fethan m�bin�' �yet-i kerimesi yaz�l� idi. Bir de �bide diktiler. �zerinde keza '�nn� fetahn� leke fethan m�bin�' �yet-i kerimesi yaz�l� idi. Ziya Beye hitaben, 'biz sizi muhafaza edece�iz, hi� korkmay�n' dediler.


"Arkada�lar �zzet Turgut'u g�lerek dinlediler. Ve '��imizde bir de evliya varm��' diye �akala�t�lar.


"Ziya Dilek, 'Bunlar, hen�z murakabeyi bilmiyorlar, sen ne i�in s�rr� if�a ettin' deyince, 'Ben onlar�, olgunla�m�� zannettim. Fakat yan�lm���m. �imdi ben bu if�a etmenin cezas�n� �ekerim' dedi.


"�ki saat sonra d�nd���nde, bo�az�n� g�stererek 'Jandarma kumandan� bo�az�m� s�kt� ve jandarma ko�u�unun alt�na bir k�m�r dolab�na hapsetti. Orada ayakta durman�n imk�n� yoktu. �ki kat, iki b�kl�m orada kald�m. Beni ��kard�ktan sonra, 'Siz Almanlarla muhabere ediyormu�sunuz, s�yle bakal�m, al�c�-verici radyonuz nerede?' diye m�barek Telyeli �zzet'i i�kence ile d�vm��lerdi.


"Fakat haddizat�nda manev� g�z� a��k olan �zzet, hakikaten manev� radyo idi.


"�zzet Turgut ara s�ra yapt��� murakabelerde Ziya Beye: 'Daha buraday�z, gidece�imiz zaman ben size haber veririm' diyordu.


"Denizli'ye sevk emri gelmeden bir g�n evvel: 'Yar�n gidiyoruz, haz�r olun. Fakat merak etmeyiniz. Beraat edip gelece�iz' dedi. Ertesi g�n Anafarta vapuru ile �stanbul-�zmir vapuruna aktarma edilerek �zmir'e ve �zmir'den trenle Denizli'ye hareket ettik.


"Denizli'de trenden ��kt���m�z zaman bizi kar��layan halk teess�r i�inde, sakin bir halde sel�mlad�lar. Etraf�m�z� saranlardan baz�lar� 'Sizin ba��n�zda �yle bir Hoca Efendi var ki; sorgu hakimi sual sormadan sorular�na cevap verdi. Sizlerin hi� bir kabahatiniz yoktur, merak etmeyin. Beraat edeceksiniz' diyorlard�.


"Denizli Cezaevi yeni yap�lm��t�. �ehir harici ye�il saha i�inde, beton, havas�z ko�u�lar� ile, ufak mazgal deli�i gibi cam pencerede s�k demir parmakl��iylel, Malta zindan�na benzer, rutubetli bir bina idi.


"�lk geceyi binan�n m��temilat�nda be� ki�inin bar�namayaca�� bir yerde ge�irdik. Gece uyumak i�in yatak sermemize ra�men imk�n olmad�. Yataklar�n �zerine oturmakla, tilki uykusuna dald�k. Bu bize bir nevi i�kence idi. Kap�m�z da kilitlendi. Bizim yeg�ne tesellimiz, �stad�m�z�n o binada bulunmas� idi.


"Bir g�n sonra A��r Ceza ko�u�unun bir odas�n� �nebolu, Kastamonu ve �stanbul'dan gelen Nur Talebelerine tahsis ettiler. �stad kibrit kutusu i�inde bir ka��da 'Ho� geldiniz' diye bir pusula yazarak mahk�mlardan meydanc� �dem A�a ile g�nderdi.




"Hapishane medrese oldu"


"K�sa zamanda cezaevindeki b�t�n a��rcezal�lar yapt�klar�na nedamet ederek, tevbe isti�far ettiler. �stad�n girdi�i g�nden itibaren guslederek be� vakit muntazaman k�lmaya ba�lam��lard�. Hapishanenin eleba��s� (cezaevi tabiri ile 'day�s�') olan Beylerbeyi S�leyman H�nk�r'a:


"Siz ne g�rd�n�z ki, k�sa zamanda Hoca Efendiye kar�� bu kadar sayg� g�steriyorsunuz? F�rsat bulduk�a elini �pmeye ko�uyorsunuz?' dedi�inde 'Ben buraya adam yaralamaktan sekiz aya mahk�m olarak geldim. Bir gece r�yamda bir hoca efendi,'S�leyman sen iyisin, fakat �ok ma�rursun ve nefsine g�veniyorsun, yak�nda bunun cezas�n� �ekeceksin' dedi. Hakikaten �ok ge�meden, hapishanede bir kavga olmu�tu. Kavgada bir mahk�m �lm��t�. Bu h�diseden sonra ben de 24 seneye mahk�m olmu�tum. Bedi�zzaman cezaevine gelince, bu Zat�n r�yamda g�rd���m Hoca Efendi oldu�unu anlam��t�m. Zaten Hoca Efendi de gelir gelmez mektup yazarak, 'Buras� bir hapishane de�il, Medrese-i Yusufiyedir. ��indekiler birer zebani de�il, birer m�d�r ve idarecidir. Bug�nden itibaren gusledip, tevbek�r olarak i�ki, kumar gibi �eyleri katiyyen terk edeceksiniz' diyordu.


"Bunun i�in kendisine son derece h�rmet ediyoruz. Aksi halde, manev� tokat�n� yiyece�imizi biliyoruz. Bizim ko�u� kom�ular� olan a��r cezal�lar�n hepsi, Nur Talebelerinden elif c�z'�nden ba�layarak Kur'�n'� hatmetmi�lerdir. �stanbul'un me�hur hocalar�ndan takva sahibi G�nenli Mehmed Efendi'den ders almaya ba�layan Mehmed ismindeki d�rt adam katili Kur'�n'� hatmetmi� ve 'Vedd�ha'dan a�a��s�na kadar ezberleyerek, imtihan� kazanm�� bulundu�undan, mahk�mlara imaml�k yapt���n� g�z�m�zle g�rd�k.


"�ok ge�meden b�t�n katiller r�yalar�n� anlatmaya ba�lam��lard�. G�z ya�lar� d�kerek, yapt�klar�na bir defa pi�man olduklar�n� s�ylemi�lerdi. 'Biz Allah ve Peygamberi bilmiyorduk. Bize o yol g�sterdi�i i�in, ba�ta Hoca Efendiye ve sizlere binlerce te�ekk�r ederiz diyorlard�. Biz beraat edip ��karken �ok ac� g�z ya�lar� d�km��lerdi. �stad kendilerine hitaben: 'Merak etmeyin, bundan sonra yeni bir h�k�met i� ba��na gelecek ve af il�n edecek, o zaman ��kacaks�n�z' demi�ti.


"Denizli Hapishanesinde, tavan beton oldu�u halde, incecik ya�mur gibi tahtakurusu ve sivrisinek d�k�l�yordu. S�k s�k s�p�r�r ve d�kerdik. Ko�u�taki mahk�m a��r cezal�lar, �ik�yet ederlerdi: 'Adam �ld�rd�k, ama �imdi, sivrisine�i dahi �ld�remiyoruz' diyorlard�.


"Cezaevi M�d�r� �evki Bey bizi di�er ko�u�taki karde�lerimizle g�r��t�rmedi. Ancak mahkemeye giderken g�r��ebildik 70 ki�ilik bir kafile �nde, �stad her seferde ba�ka bir ki�iyle kalep�elenirdi. Etraf�m�zda s�ng�l� otuzdan fazla jandarma bulunurdu. Denizli'nin �licenap ve misafirperver halk� ge�ti�imiz yollar�n iki s�ras�n� doldurur, g�zya�lariyle sevgilerini, teess�rlerini, ba�lar�yla da sel�mlar�n� bildirirlerdi. Cezaevi yolunda eski bir mezarl�k vard�. �stad buradan gelirken ve giderken fatiha okumadan ge�mezdi.


"�stanbul ulem�s�ndan G�nenli Mehmed Efendi, Seyyid �efik Arvas�, �emseddin Ye�il, Emin Uzun, Mustafa Hemadan ile hep bir ko�u�ta idi. Bedi�zzaman Hazretlerini sabah namaz�nda camide g�rd�klerinin rivayeti yay�l�nca, (H�dise i�in bk: Tarih�e-i Hayat, l93) bu konu�malar� ihbar tel�kki ederek, kendisini i� koridorlardaki bir m�nferide hapsetmi�lerdi. M�dafaas�n� yazd�rmak i�in M�d�r �evki beyden beni istemi�ti. Buras� bir insan�n ya�ayamayaca��, kadar havas�z, kapal� bir h�cre idi. Bir yatak zor s��m��t�. Mum ����� ile �deta bir ma�aray� and�r�yordu. Ankara'da, alt� bakanl��a g�ndermek �zere dilek�e haz�rlanm��t�. Bunlar� �stad s�yledi, ben yazd�m. O tarihlerde Denizli'nin elektri�i �ok fersizdi. G�nd�z cereyan verilmezdi. Geceleri de 12'den sonra kesilirdi. Bir saat s�yledi, yazd�m. Bitkin olarak huzurundan ayr�ld�m. �nsan v�cudu o rutubete dayanamazd�.




"Beraet karar� ve ��k��


"Son mahkemede merhum H�kim Ali R�za (Balaban) ve di�er h�kimler olayda su� unsuru olmad���n�, karar�n okunaca��n� ve aya�a kalkmam�z� s�ylediler. Ba�ta �stad olmak �zere hepimizin beraetine oy birli�i ile karar verilmi�ti. Daha �nceleri G�nenli Mehmed Efendi ile izzet Turgut, bir r�yas�nda beraetimizi, di�eri murakabede dokuz ay on g�n hitam�nda beraetimizi m�jdelemi�lerdi.


"Mahkemeden ��k�nca halk�n tezah�ratlar�, 'ya�as�n adalet' nidalar� ve alk��lar� ile cezaevine geldik. E�yalar�m�z� d��ar�ya ��kard�k ve denklerin �zerinde �brahim Fakazl� oturuyordu. �ar��dan faytonla geliyor, s�raya giriyorlard�. Birinci faytona �stad ikinci faytona Fevzi Pamuk�u binmi�ti. Bu esnada Do�u taraf�ndan a�a�lar aras�ndan bir s�vari geliyordu ki, a�a�lar aras�ndan s�ratle ge�mek ak�l almad���ndan �a�k�na d�nd�k. S�vari tam �stad'�n faytonunun sol arkas�ndan aniden durdu. At�ndan indi, �stad�m�z�n kar��s�nda askerce sert bir sel�m verdi. Birka� kelime s�yledi, elini �pt� ve yine sert bir sel�mla mahmuzlar�n� �aklatt�. Ve at�na binerek ayn� istikamette ayn� �ekilde s�ratle uzakla�t�. �brahim Fakazl� ile bu h�diseyi hi� bir zaman ��zemedik. �stad'a sormayada cesaret edemedik.


"�stad, Delikli ��nar nam�yla an�lan semtte bir otele yerle�ti. Di�er arkada�lar�m�z� Denizlililer evlerine g�t�rd�ler. Nefis yemeklerle ikramda bulunmu�lard�. Nur Talebeleri trene binmeden evvel, Denizli halk�n�n i�lerinden se�ti�i Mustafa Bey (Haf�z Mustafa Ko�kaya) ismindeki zat, elinde bir mendil para ile gelmi�, talebelere da��tmak istemi�ti. Fakat hi� kimse bu paralar� kabul etmedi. E�yalar�m�z� trene y�klerken bir�ok t�ccar ve mevki sahibi zatlar yard�mc� olmu�lard�.


"Otelde �stad�n hizmetinde iki g�n kald�m. Her g�n be� y�z�n �zerinde ziyaret�i geliyordu. Rusya'da esir iken arkada�� olan emekli bir subay da gelmi�ti. Ya�l� g�zlerle �stad'la kucakla�t�lar, esaret g�nlerini yad ettiler.


"�stad�n a�a�tan olan yemek ka����n�n sap� k�r�lm�� ince bir �ivi ile per�in yapm��lard�. Ben �ar��dan g�zel bir ka��k ald�m. A�a� ka���� da ��p sepetine att�m. Ak�am yeme�ini g�t�rd���m�zde a�a� ka����n� arad�.


"Efendim, eskimi� ve k�r�lm��t�, ��p sepetine att�m, deyince:


'Benim otuz senelik arkada��md�. Onun k�ymetini paha bi�ilir mi? Derhal bul ve getir' dedi Hemen ��p sepetine ko�tum. Bereket versin bir ya�l� k���da sarm��t�m. Aynen duruyordu. Ald�m ve suda kaynatt�ktan sonra hemen getirdim.


"Denizli Hapishanesinin s�k�nt�, me�akkat, rutubet, ve betonunun insan kan�n� bir s�nger gibi emmesine dayanamayan �sl�mk�yl� Haf�z Ali (Erg�n) hastaland� ve vefat etti.


"�ok zay�f ve nahifti, Allah yolunda, gurbet hapishanesinde �ehid olmu�tu. K�ymetli bir Nur talebesi idi.


"Hapishaneden beraet edip tahliyemizde, �stad�m�z�n ilk i�i Denizli'nin ye�illikler i�indeki kabristan�na gitmek oldu. Haf�z Ali'nin kabri ba��nda Kur'�n okundu. �stad hazin bir dua yapt�. Elini semaya kald�rd�. 'Bu �ehid bir y�ld�zd�r' dedi. O s�rada gayr-i ihtiyar� ba��m�z� kald�rd���m�zda, semada ���l ���l bir y�ld�z parl�yordu.


"Denizli'den sonra �stad'� Emirda�'a g�ndermi�lerdi. Senede bir defa Emirda�'a ziyaretine giderdim. Orada daimi jandarma ve bek�iler tarassud ederler ve devriye gezerlerdi.




Afyon mahkemesi de beraet karar� veriyor


"1948 senesinde bu defa �stad ve Nur Talebelerini Afyon Hapishanesine koymu�lard�. Cezaevi m�d�r� ve k�tibi oran�n gestapo �efi idi. Bizi yeni tevkif etmi�lerdi. �stad'la g�r��mek istedik. Cezaevi m�d�rl���ne m�racaat ettik. Savc�l�ktan m�saade al�n dediler. Bu defa k�tibi, 'Ben savc� mavc� tan�mam. Buras� benden sorulur' diye cahil�ne ve ma�rur�ne konu�tu. Bizi g�r��t�rmediler. Ancak uzakta �st ko�u�un penceresinden �stad�m�z g�r�nd�. �ki eliyle �efkatle, tebess�mle bizi sel�mlad�. Eliyle hemen gitmemizi, durmamam�z� i�aret etti.


"Afyon Hapishanesinde yine baba-o�ul beraberdik. Orada yeni ve nurani simalarla kar��la�t�k. Bunlardan, Ceylanlar, Sungurlar ve Ziverler unutulmaz kahramanlard�. Bunlar Anadolumuzun yeti�tirdi�i �rnek gen�lerdi.


"Afyon hapsi de uzun aylardan sonra yine tahliye ve beraetle neticelendi. Mahkemenin sonunda �stad talebelerine hitaben: '��inizde Ankara'ya gidecek olan varsa, Diyanet Riyasetine u�ras�n. Orada Risale-i Nur'a sahip ��ks�nlar' dedi.




Diyanet i�leri riyasetinde


"�nebolu'ya gitmek i�in Ankara'ya u�rad�m. do�ru Diyanet ��lerine ��kt�m. �zel Kalem M�d�r� ile konu�urken, i�eri Diyanet ��leri Reisi �erafettin Yaltkaya girdi. Kendilerine Afyon Cezaevinden beraet ederek ��kt���m� s�yledim. Nur Risalelerinin ne�redilmesini talep ettim. �stad'�n arzu ve sel�mlar�n� aynen tebli� ettim. Yaltkaya cevaben: 'Diyanet Riyaseti Kur'�n ve hadisten ba�ka hi� bir eserle ilgilenmez' dedi. Ben de, 'El�iye zeval olmaz' dedim ve hayret i�inde oradan ayr�ld�m. Halbuki ben, ba�kanl��� s�ras�nda, Ahmet Hamdi Akseki'yi de ziyaret etmi�tim. Yan�nda me�hur Nafiz Pa�a vard�. Orada �stad Bedi�zzaman'dan bahis a��l�nca Akseki, '�stad bu asr�n dehr�sidir. Hayat�, eserleri, Kur'�n ve hadis �er�evesi i�inde bulunmaktad�r... Onda menf� milliyet�ilik ve �rk��l�k yoktur. Kendisi �sl�m milliyet�isidir. T�rk milletinin de bu kuds� milliyetin bayraktar� oldu�unu ifade etmektedir' demi�tir. Akseki'nin bu beyan� �zerine Nafiz Pa�a da �stad'� 3l Mart h�diselerinden beri tan�d��n�, o isyanda yapt��� �ok tesirli konu�malarla avc� taburlar�na itaata getirdi�ini s�ylemi�ti.




"Ayasofya tekrar cami olacakt�r"


"�stad'� ziyaretimin birinde Ayasofya hakk�nda d���ncelerini sormu�tum. 'Ke�eli, ke�eli' diye g�ld�. Sonra birden ciddile�erek 'Ayasofya, Hristiyanl���n, �sl�miyete devir ve tesliminin bir �bidesidir. Bunun i�in kilise iken cami olmu�tur. Elbette tekrar camiye �evrilecektir' dedi.


"Sonraki y�llarda Salih Ye�il'le, Konyal� Sabri Hal�c� aras�nda a�ere-i m�be�ere aras�ndaki h�diseler ve harblerle ilgili lbir m�naka�a ��km��t�. Ben de bu m�naka�aya �ahid olmu�tum. Bu m�nazaray� dinledi�imi s�yleyince, birden �stad ka�lar�n� �att�. �ok �z�ld�, Salih Ye�il'e hitaben bir mektup yazarak bnimle g�nderdi. Bu mektup daha sonra Emirda� L�hikalar�nda ne�redildi. (Bkz.Emirda� L�hikas�, cilt 1, s.202)




"Tek hayatl� olanlar meydan�ma ��kmas�n"


�nebolu ve Kastamonu'nun yak�n tarihimizde, vatan�m�z�n hayat� davalar�nda �ok ehemmiyetli mevkileri ve hizmetleri olmu�tur.


Mill� M�cadelede i�gal alt�ndaki �stanbul'dan ka��r�lan sil�hlar �nebolu liman�yla Anadolu i�lerine sevkediliyordu. O tarihlerde inebolu-Kastamonu karayolu, Anadolu'nun en modern ve g�zel yollar�ndan birisi idi.


Mill� ��irimiz Mehmed Akif Bey de o karanl�k g�nlerde Kastamonu Nasrullah Camiinde yapt��� ate�li konu�malarla, karanl�kta ilk ���klar� yakanlardan birisi olarak tarihe ge�iyordu.


Birinci Cihan Harbi g�nlerinde Enver Pa�a ve arkada�lar� da herhangi bir tehlike an�nda ilk mukavemet mihraklar�n� bu kadim M�sl�man T�rk topraklar�nda kurmay� d���nm��t�. Bu sebepten Mehmed Akif ve Said Nurs� gibi, din ve maneviyat �ahsiyetleriyle bu konular� g�r��m��t�.


Neticede; inebolu liman�ndan Anadolu'ya ge�irilen sil�hlarla, Mill� M�cadele ba�lam��, m�stevli d��man ordular�, Anadolu'nun ba�r�nda tepelenmi�ti.


Zaferden sonra, Milli M�cadeleyi ba�aran kuds� ruh ve m�n�ya ihanet edilmi�ti. Bunun neticesi Anadolu'da din ve maneviyat buhran� ba�lam��t�. Yazd��� �stikl�l Mar��n� yar�m y�zy�l ayakta s�yledi�imiz Mehmed Akif gibi bir �ok m�mtaz �ahsiyetler mu�ber bir zat olarak vatan� terketmi�lerdi. Hamdi Yaz�r gibi m�fessir 25 y�l, t� vefat�na kadar evinden d��ar� ��kmam��t�. Sesini ��kartanlar veya ��kartmak isteyenler ise, son nefeslerini dara�a�lar�nda vermi�lerdi. �skilipli At�f Hoca gibi, Esad Hoca gibi.... Bu heng�me ve bu astmosferden devrilmeyen, y�k�lmayan, ��kmeyen kalmam��t�. Yine bunlar�n istisnas�, yar�m y�zy�ll�k Cumhuriyetimizin i�inde bir muhte�em insanla kar��la�t�k.


"�ki hayat�m var, biri d�nyev�, di�eri uhrev� her ikisini de elime alm���m, icab etti�i zaman her ikisini de fed� etmeye haz�r�m. Tek hayatl� olanlar meydan�ma ��kmas�n' diye Said Nurs�...


Mill� M�cadelenin m�barek �ehri, �nebolu, ve Kastamonu'dan, l944' de eserlerini vatan sath�na yay�yordu.


Mill� M�cadelenin sil�hlar�n� �nebolu'dan sevkedenlerin torunlar�, bu defa da ayn� liman �ehrinde teksir makinesiyle ne�riyata ba�lam��lard�. Nurlar� Anadolu'nun i�lerine yay�yorlard�.




"Bin kalemli bir k�tip"


Nur risaleleri, yaz�lmaya ba�land��� l926 y�l�ndan tam 18 y�l sonra teksir makinas�na intikal etmi�ti. Art�k Nurlar "�nebolu bask�s�" ismini alm��t�.


Teksir makinesi �nebolu'da �al��maya ba�lay�nca Nur'un fed�kar k�tiplerinden baz�lar� art�k hizmet edemeyiz endi�esiyle rahats�z olmu�tu. Halbuki bunlar�n alt�n kalemleri, ebediyyen nesillerin ��kran�na vesile olacakt�. Y�llarca evinden ��kmadan matbaa gibi Nurlar� yazanlar, muhte�em Nur mabedinin in�as�nda temel ve esas olmu�lard�. Bunlar hi� bir zaman unutulmazlard� ve unutulmad�lar.


Bedi�zzaman'�n ifadesiyle: "Isparta kahramanlar�na" yeti�mek ve onlar gibi olman�n baz� �artlar� vard�. ��nk� onlar�n yeti�tirdi�i "Her talebe bir matbaa olmu�, iman tekni�e meydan okumu�tu."


Bu y�lmaz ve yorulmaz yaz�c�lar�n, iman ve �sl�m d�v�s� yolunda sarfettikleri m�rekkep, mah�erde �ehitlerin kanlar�yla m�savi olaca�� m�jdeleniyordu.


B�t�n bu ger�ekler m�vacehesinde �stad Said Nursi inebolu'dan y�kselen bir teksir ne�riyat�yla bayram ediyor ve meseleyi bu �ekilde de�erlendiriyordu:


"Bir adi mektubum i�in 'kim yazm��?' diye sekiz defa bana resmen s�k�nt� ve eziyet verildi�i ayn� zamanda, sekizy�z sahifeyi 1500 n�shaya ve bir milyon sahifelere ��karan o makine elbette gaybdan imdad�m�za gelmi� Nurcu ve bin kalemli bir k�tiptir..


"Bir zaman, bir memlekete �imendifer geldi�i zaman, arabac�lar tela� edip dediler: 'Bizim san'at�m�z bozuldu. 'Halbuki �imendiferin gelmesiyle memlekette faaliyet �o�ald���ndan, faytonculu�a iki kat ziyade ihtiya� olmu�. in�aallah onun gibi Nur yaz�c�lar� de�il tevakkuf, belki daha ziyade yaz� ile defter-i a'm�llerine hasenat kaydedecekler.."


[1] Ahmet Nazif'in �stad Bedi�zzaman'�n nas�l tan�d���n� anlatan bizzat kendinin yazd��� f�kras� i�in bkz. Kastamonu L�hikas�, s.33.

Bin kalemli Nurcu’nun ilk ka�ifiydi


�nebolulu Selahaddin �elebi A�abeyimizi vefat�n�n 33. y�l�nda rahmetle an�yoruz…

�mer �zcan’�n yaz�s�:

�nebolulu Selahaddin �elebi A�abeyimizi vefat�n�n 33. y�l�nda rahmetle an�yoruz…

Selahaddin �elebi, 1913 �nebolu do�umludur ve Ahmed Nazif �elebi'nin o�ludur. 1930’lu y�llar�n sonlar�ndan itibaren �nebolu, Isparta’dan sonra Risale-i Nur hizmetlerinin ikinci bir merkezi olmu�tur. O kadar ki, Bedi�zzaman Said Nursi, yazd��� l�hika mektuplar�nda �nebolu’yu “K���k Isparta” unvan�yla an�p taltif etmeye ba�lam��t�r. Bunu K�lliyattan okuyoruz...

teksir.jpg��TE B�N KALEML� NURCU

Selahaddin �elebinin �stanbul’dan sat�n al�p �nebolu’ya getirdi�i “Teksir Makinesinin” bug�nk� durumu.
Bu makine �stanbul �lim ve K�lt�r Vakf� taraf�ndan tertip edilen Kastamonu Y�llar� Sergilerinde halka g�sterilmektedir.

�nebolu’nun, Hz. �stad taraf�ndan “K���k Isparta” diye an�lmas�n�n en m�him sebebi ise, en s�k�nt�l� ve korkulu y�llarda, orada kahramanca, korkusuzca, fedak�rca yap�lan nur hizmetleridir. �nebolu Risale-i Nur hizmetlerinin en birinci kahramanlar� ise baba o�ul �elebi’lerdir. Ahmed Nazif �elebi ve Selahaddin �elebi…

O tarihlerde, �nebolu’da Risale-i Nur hizmetlerinin bu derece parlamas�n�n �nemli bir vesilesi ise, Selahaddin �elebi’nin �stanbul’dan sat�n al�p bu il�eye getirdi�i teksir makinesidir. Makine, baba �elebi Ahmed Nazif’in efsanev� evinin tavan aras�na yerle�tirilmi�tir. Daha sonra T�hir� Mutlu a�abey de bir teksir makinesi alarak Isparta’n�n Sav Kasabas�na, �brahim G�l a�abeyin evine kurmu�tur.

O g�nk� �artlar i�erisinde bu teksir hadisesi, Risale-i Nur Hizmetleri i�in �ok b�y�k bir al��l�m ve at�l�m olmu�tur. Teksir kolunun d�nmeye ba�lamas� adeta bir milatt�r. Bedi�zzaman Hazretleri, k�lliyat�n �ok yerlerinde, en �arp�c� ve en veciz ifadesi ise ile ��yle diyor: “O makine, elbette gaybdan imdad�m�za gelmi� Nurcu ve bin kalemli bir k�tiptir... C�mle k���k, mana b�y�k... “Taraf-� �l�hiden imdada g�nderilen bin kalemli nurcu...

Selehaddin �elebi, 1943 Denizli ve 1948 Afyon Mahkemerinde bulunmu� ve Bedi�zzaman Hazretleriyle beraber hapis yatm��t�r.

afyon_hapishanesi.jpg

1948 Afyon Hapishanesi

Ayaktakiler sa�dan:
�brahim Fakazl�, H�seyin Tabancal�, Ahmed Feyzi Kul, Ahmed Nazif �elebi

Oturanlar sa�dan:
Z�beyir G�nd�zalp, Selahaddin �elebi, Ceylan �al��kan, Mustafa Sungur

Selahaddin �elebi A�abeyimiz, 9 Ocak 1977'de vefat etmi�tir. Mezar� �nebolu’da olup babas� ile yak�n mesafededir. Ar�ivimde Selahaddin �elebi a�abeyin b�t�n hat�ralar�n� kendi sesiyle anlatt��� olduk�a uzun kasetleri mevcuttur. Allah Nasip ederse ilerde “A�abeyler Anlat�yor” kitap serimizde ne�rederiz…



Şefkat

unread,
Nov 19, 2011, 5:05:57 PM11/19/11
to sef...@googlegroups.com
NUR KERVANININ SADIK YOLCULARI:
RECEP ONAZ

1926'da Antalya'da do�du.

"Risale-i Nuru ar�yorum"

"1947-48 senesinde Kastamonu Tosya'da jandarma askeri idim. Asker arkada�lardan ikisi Mehdi-Deccal meselelerinden bahsederler ve ben de onlar� dinlerdim. O s�rada kendi kendime derdim: 'E�er benim zaman�mda b�yle bir Mehd� zuhur ederse, ona t�bi olur ve en �n safta k�l�� �ekip y�r�r�m.'

"1949'larda bir tarikata girmi�tim, fakat orada pek arad���m� bulamad�m ve ayr�ld�m. �stad� daha evvel b�y�k bir zat olarak duymu�tum. Bu zata t�bi olmak istiyordum. Fakat, 'Bu b�y�k zat acaba beni talebeli�e kabul eder mi?' diye teredd�t i�indeydim.

"Antalya'da Ya�c� �brahim Amca diye bir zat�n bu i�le me�gul oldu�unu duymu�tum. Ona gittim ve 'Risale-i Nurla nas�l al�ka peyda edebilirim?' diye sordum. O da bana, 'Gel, seni g�r��t�reyim' dedi. Ben her ge�en g�n daha da heyecanlan�yordum. Sonra anlad�m ki, beni g�r��t�rece�i zat, S�leyman Kaya A�abeymi�. S�leyman Kaya ile beni tan��t�rd�. O zat da bana tesbihat� yazd�rd�. S�leyman Kaya Risale-i Nuru temin edebilmem i�in bana E�irdir'den bir adres verdi. O zaman postanede E�irdirli bir arkada� vard�. Bu i�lerden haberi oldu�u i�in, birka� par�a eser temin ettim. Tabi�, bu arada hemen polis takibi de ba�lad�. Fakat biz, elhamd�lillah korkmadan bu yolda y�r�d�k. Allah ebediyyen ay�rmas�n.

"Ben o zamanlar terziydim. Malzeme almak i�in �stanbul'a gidip gelirdim. S�leymaniye Kirazl� Mescid'de kal�rd�m. O zaman orada F�r�nc�, Birinci ve Ahmed Aytimur A�abeyler bulunurdu. Bazen de Ceyl�n �al��kan olurdu. Onlarla birlikte �ok sohbetlerimiz oldu.



"Onun ziyareti tamam"

"1952 y�l�nda �stad, Gen�lik Rehberi mahkemesi i�in �stanbul'a geldi�inde, kendisinin Ak�ehir Palas Otelinde kald���n� duymu�tum. Ben de gidip �stad� ziyaret etmek arzu ediyordum. Tan�d���m baz� arkada�lar benden evvel ziyaret etmi�ler ve �stada benden de bahsetmi�ler. Ben ziyarete giderken arkada�lar d�n�yorlard�. Yolda kar��la�m��t�k. 'Biz �stada senden bahsettik, gidece�ini s�yledik' dediler. �stad, 'Onun ziyareti tamam, kendisi gitsin' demi�. Bu bana yetti ve hemen Antalya'ya d�nd�m. Mahkemeden sonra �stad Isparta'ya gelmi�. Ben de Isparta'da H�srev A�abeyi ziyaret etmek istedim. H�srev A�abey bana, 'Sen �stad� ziyaret ettin mi?' dedi. 'Yok' deyince beni �stada g�nderdi ve 'Antalya'da bir hizmet olup olmad���n� sor' dedi. Ben sevin� i�inde �stad�n evine gidip, kap�ya ��kan karde�imize, �stad�n Antalya'da bir hizmeti olup olmad���n� sordum. B�ylece ilk defa �stad�m�z� ziyaret edip ellerini �pt�m.



�stad�n hoparl�rle ezana izni

"Daha sonralar� �stad� �ok ziyaretlerim oldu. Ziyaret esnas�nda heyecandan �ok iyi bildi�im meseleleri bir m�ddet cevapland�ramazd�m. �stadla g�r���rken sanki b�t�n d�nyay� unuturdum. Bildi�im birisinin ad�n� da sorsa yine bir m�ddet cevapland�ramazd�m. �stad bana Z�beyir A�abeyin terc�manl���nda �ok ders verdi. Fakat ben o huzurda kendimden ge�mi� bir halde bulunurdum. Bir defas�nda, '�stad�m, ben m�ezzin olmak istiyorum' demi�tim. �stad da, '�imdi ezan-� Muhammedi (a.s.m.) hoparl�r vas�tas�yla Ar�-� �zama i�ittirilecek derecede gidiyor' dedi. Bundan anlam��t�m ki, �stad hoparl�r gibi bir icada taraftard�.

"�stad� ziyaretlerimden birisi Per�embe g�n�yd�. �stad, 'Elmal�'da talebem Zeynep Han�m var, ona benden �ok sel�m s�yle, merak etmesin, duamda dahildir' dedi. Ayr�ld�m ve o g�n Mustafa Ezener A�abeyin evinde kald�m.



"Zeynep Han�m�n A�lamas� neden durdu?"

"Ertesi g�n Isparta Ulu Camide Cuma namaz� k�ld�m. �stad �n saflardayd�. Namaz� k�ld�ktan sonra �stad kalk�p giderken, bana, 'Sen daha gitmedin mi?' dedi. Hemen camiden ��k�p Antalya'ya geldim. K�� g�n� Antalya'dan Zeynep Han�ma sel�m g�t�recek kimse yoktu. Zeynep Han�m Finike'nin bir k�y�nde ikamet ediyormu�. Pazar g�n� sanki kur�un yemi� geyik gibi kalkt�m. Garaja nas�l gitti�imi hat�rlam�yorum. 'Pazar g�n� Elmal�'ya sefer yok, fakat �ans�n var, bir minib�s haz�rlan�yor' dediler. Minib�s geldi, hemen bindik ve Elmal�'ya gittim. Elmal�'da hi� kimseyi tan�m�yordum. 'Ne yapaca��m?' diye d���n�yordum. Orada bir adam gelerek, 'Ben seni tan�yorum' dedi. Halbuki ben o zat� tan�m�yordum. Bana 'Antalya'da ben seninle g�r��t�m' dedi. Bir daha o zat� g�remedim. Allah �ahit, H�z�r gibi birisiydi galiba. Zeynep Han�m� g�rmek istedi�imi s�yledim. O da, 'Burada de�il, Finike'de' dedi. O zaman ben Finike'ye gitmek i�in �� lira verdim ve bir bilet ald�m. Tam Finike'ye gitmek �zereyken o zat yine geldi. 'Zeynep Han�mlar�n bir cenazesi varm��, belki kendileri buradadir' dedi. Ben de, 'Yak�n birisi de�ilse gelmez' dedim. Ben yine gidecektim. Bu defa, 'Herhalde yak�n birisi' dedi ve ben de gitmekten vazge�tim. 'Ald���m bileti geri vereyim' dedim. Bilet�i, 'Ya gidersin ya da biletin yanar' dedi. �ok ge�meden oradan ayr�lmadan bir ses, 'Kimdi o bileti vermek isteyen?' diye ba��rd�. Bileti geri ald�lar.

"Zeynep Han�m Teyzenin k�z� vefat etmi�ti. Zeynep Han�m kad�nlar�n i�inde, �i�manca ve ihtiyar birisiydi. Ben yan�na gidince elini �pmek istedim. Ben ya��a torunundan k���k oldu�um halde, elini �ar�af�na sararak uzatt�. Hi� durmadan a�l�yordu. Ben elini �pt�m ve yan�na oturdum. Kad�n, 'K�tibim, evl�d�m gitti' diye devaml� a�l�yordu. Kula��na e�ilerek, 'Sana ne mutlu, �stad Bedi�zzaman'dan sana sel�m getirdim.'Zeynep Han�ma sel�m s�yle merak etmesin, duamda dahildir' diyor' dedim. Zeynep Han�m ondan sonra hi� a�lamad�. Hatt� sonra torunlar� bana merakla sordular. 'O esnada sen ne dedin de, ninemiz a�lamay� kesti ve hi� a�lamad�? Ninemizi hi� kimse susturam�yordu. ' Ak�am vakti cenazeyi getiren arabayla Antalya'ya d�nd�m.


"Afyon beraat haberini gazeteye verdim"

"Yine birg�n �stad�n ziyaretine gidecektim. Arkada�lar, '�stad seni her zaman kabul ediyor, bizi de g�t�r ve �stad� ziyaret edelim' dediler. Ben de onlar� al�p, Isparta'ya ziyaret i�in gittik. �stad�n kap�s�na kadar vard�k. Her seferinde ard�na kadar a��lan kap�dan gelen a�abeyler, '�stad�m�z �ok hasta, hi� kimseyle g�r��m�yor' dediler. Kabul edilmeyince kap�dan ayr�l�p da��ld�k. Yedi�im bu tokat�n ac�s�yla Mustafa Ezener A�abeye gittim. 'A�abey ben kovuldum, acaba hizmet var m�?' diye sordum. Ezener A�abey zevkle g�ld� ve bana, 'Peki �yleyse, hani sen 'Gazeteci bir arkada��m var' diyordun. �u Afyon mahkemesinin beraat karar�n� gazetede yazd�r bakal�m. Bunu yapabilecek misin?' dedi. Ben de �al��aca��ma s�z verdim. Antalya'ya d�nd�m ve hemen �leri gazetesi sahibi Suphi Beyi g�rd�m. Bu beraat, Demokratlar�n, hassaten Adnan Menderes gibi bir �sl�m kahraman�n�n devrinde oldu�u i�in, sanki karar� o vermi� gibi, 'Adnan Menderes'e a��k te�ekk�r!' yazarak Afyon beraat karar�n�n �leri gazetesinde b�ylece ��kmas�n� istedim. Gazetede bu haber aynen benim verdi�im �ekliyle ne�redildi. Birka� gazete n�shas�n� Isparta'ya g�nderdim. Mustafa Ezener A�abey bu karar� ne�retmemi s�yledi�i zaman, 'Bundan �stad�n haberi var m�? �stad buna ne der?' diye sordu�umdan bana cevaben, �stad�n bundan �ok memnun olaca��n�, bunun �ok g�zel bir Nur hizmeti olaca��n� s�ylemi�ti.

"Gazeteyi �stada okuduklar� zaman, �stad�m�z masum �ocuklar�n bayramada sevindi�i gibi sevindi�ini, gazeteyi eline al�p dualar etti�ini, beni tebrikler etti�ini bildirdiler. Daha sonralar� Antalya �leri gazetesinde Gen�lik Rehber�ni de tefrika �eklinde yay�nlad�k. Hatt� 1960'ta Lem'alar bu �ekilde ne�rediliyordu. Ayn� gazetenin matbaas�nda Hutbe-i �amiye'yi de 1957'de tab ettirdik. �stad eserin sonuna, gazete sahibinin ismine, bana ve Ezener A�abeyin ismine dualar yazm��t�.

"O zamanlar �stad�m�z 'Hi�bir gazete m�saade etmiyorum, yaln�z �leri matbaa ve gazetesine m�saade ediyorum' diye buyurmu�tu. Hutbe-i �amiye'nin yeni harflerle bas�lmas�na H�srev Alt�nba�ak raz� de�idi. �stad, '�ok bas�ls�n' kendisi ise, 'Az bas�ls�n' diyordu.


"Ders baklavas�"

"1960 y�l� Ramazan'�n�n ilk g�nlerinde yine �stad� g�rmek i�in gitmi�tim. Mustafa Ezener A�abey, 'Bug�n �stadla ders yapaca��z' dedi. ��eri girdi�imizde di�er arkada�larda vard�. Ben �stad�m�z�n y�z�ne bakmadan elini �p�p oturdum. Ders esnas�nda Tarih�e-i Hayat takip ediliyordu. Bir kitap da bana vermi�lerdi. Dersin yerini buldum, fakat takip edemedim. Zira g�zlerim durmuyor, kendili�inden ya�lar bo�an�yordu. Bu halim ders bitinceye kadar devam etti. Sadece eser elimde, �ylece kalm��t�m. Dersten sonra �stad ders baklavas� olarak, kurabiye taksimi i�in Ceyl�n �al��kan'a bir say� tutturdu. Say� s�ras� gelen, kurabiyeyi alm��t�. Sonra �stad�m�zla vedala�t�k ve ayr�ld�m. Sonra ben o g�zya�lar�m�; bu g�zler �stad�m�z� d�nyada son kez g�recekmi� ve bir daha g�remeyecekmi� gibi yorumlam��t�m.


"G�nde 15 sayfa Risale-i Nur oku"

"Ge�mi� hat�ralar� insan zaman zaman hat�rl�yor. 1952'lerde Z�beyir G�nd�zalp A�abey bana, 'Sen eserleri okuyormusun?' diye sormu�tu. O zaman ben �sl�m yaz�s� ��reniyor ve Cev�en okuyordum. 'Her g�n Cev�en okuyorum' dedim. O da bana, 'Karde�im �imdi Cev�en de�il, hi� olmazsa g�nde on-on be� sayfa Risale-i Nur okuyacaks�n' dedi. Ben de �yle yapmaya ba�lad�m ve �ok faydas�n� g�rd�m. Sanki neyi ve hangi meseleyi okumu�sam ertesi g�n� bana o soruluyor ve ben de cevap veriyordum. O zaman b�yle hadiseler �ok vaki oluyordu. �ayet Nurlar� okuyup da iyi bilmeseydim bana sorulan sorulara cevap veremezdim."


Şefkat

unread,
Nov 20, 2011, 5:06:47 PM11/20/11
to sef...@googlegroups.com

NUR KERVANININ SADIK YOLCULARI:
SELAHADD�N AKYIL

"Elime ge�en ilk risale"

"1953 senesinde bir gece r�yamda Peygamberimizi (s.a.v.) g�r�yorum. Bir havuzda beraber idik ve d��manla harp ediyorduk. Peygamberimize pek dokunam�yorlard�, fakat bize yara almayacak �ekilde vuruyorlard�. Bu r�yadan k�sa bir s�re sonra, yine ayn� y�l 1953'te birg�n Molla Hamid'le kar��la�t�m. Bana, 'Sana Seyda'n�n kitaplar�ndan verelim' dedi. Ben de bir�ey s�ylemedim. ��nk� o zamana kadar �stad� g�rmemi�tim, tan�mam��t�m. Sonra ak�am evimde amcamlarla konu�uyorduk. Molla Hamid'in bana s�ylediklerini s�yledim. Amcam, �stad� �nceden tan�yormu�; b�y�k bir zat oldu�unu �ok k�sa ifadelerle anlatt�. O zaman i�ime bir merak d��t�. Zaten kitaba da �ok merakl� idim. Durmadan �e�itli kitaplar okuyordum.

"Sabahleyin, do�ru Molla Hamid'e gittim, kitap istedim. Bana geni� ebadl� daktilo ile yaz�l� Elh�ccet�'z-Zehra risalesini verdi. Gittim biraz okudum, bakt�m benim �imdiye kadar okudu�um kitaplara benzemiyor. Bunu anlamak i�in, �zerinde �ok durmak l�z�m. Benim de askerlik zaman�m geldi�inden hemen gidece�imi d���nd�m. Kitab� babaanneme emanet olarak b�rakt�m. Fakat o kitab�n daktilo ile yaz�l�p geni� ebatl� �ok cazibeli olu�u h�len g�z�m�n �n�nde.


"Askerli�im"

"Sonra askere gittim. Alt� ayl�k asker olunca, bayram izninde Adapazar�'na gezmeye gittim. Kitaplara kar�� merakl� oldu�um i�in bir kitap�� vitrininin �n�nde durdum. B�t�n kitaplar� g�zden ge�irdim. E�ref Edip Beyin yazm�� oldu�u k���k Tarih�e-i Hayat dikkatimi �ekti�inden, kitap��dan 250 kuru�a ald�m. Bir otele gittim ve orada okumaya ba�lad�m. Otelci yan�ma geldi, 'Ne kitab� okuyorsun?' dedi. Kendisine g�sterdim; dindar adam oldu�u i�in ho�una gitti. 'Oku da beraberce istifade edelim' dedi ve ben de ba��ndan sonuna kadar okudum.

"Kitap, �ok ho�uma gitmi�ti otelcinin. 'Bu kitab� sana vermem, sen yine bulursun' dedi. ��kar�p kitab�n paras�n� verdi. Ben yine ayn� kitap��ya gidip, bir kitap daha ald�m. Otele d�nd���mde otelci kitab� ba�kas�na okuyordu. O adamda kitab� okuyup kitaba talip oldu; benim tekrar ald���m kitab� istediler. Ben vermedim, ald���m kitap��y� g�sterdim. Oradan bir tane daha ald�lar.

"Bayram izni bitince hemen k�tama d�nd�m. Bir y�l sonra memleketime gittim. Orada Molla Hamid Hocaya ziyaret edip, o kitaplardan istedim. Bana Gen�lik Rehberi'ni verdi. Sonra Serdenge�ti'nin mecmualar�n� ald�m. �stad ve Risale-i Nur'u te�vik edici yaz�lar� hi� ka��rmad�m. '��k neredesin, zuhur et' ba�l�kl� yaz�lar, y�llar ge�mesine ra�men h�l� g�z�m�n �n�nde... Bundan sonra Gen�lik Rehberi'ni ve Serdenge�ti mecmualar�n� askerlik yerine g�t�rd�m. Okuyup asker arkada�lar�ma anlat�yordum.

"Birg�n arama s�ras�nda bendeki kitaplar� buldular ve beni ifadeye �ektiler. Orada �eyh Said'den bahsettiler. �stadla �eyh Said'i birbirine iltibas ediyorlard�. Ben, 'Benim �stad�m h�len hayattad�r' dedim.


"�lk gidi�imde g�r��emedim"

"1955 y�landa terhis oldum. �lk i�im �stad� soru�turmak oldu. Isparta'da oldu�unu ��rendim. Tren biletimi Isparta'ya ald�m. Afyon'a ge�ince, yolcu arkada�lardan sormaya ba�lad�m. Baz�lar�, 'Seni hapse atarlar, gidip g�rece�ini kimse bilmesin' dediler. Bu haller merak�m� daha da art�rd�. Sonra yolda trene birisi bindi. '��te bu onun talebesidir' dediler, ismini sordum, '�aban' dedi (Vah�i �aban). Kendisiyle konu�tum, 'Seni g�t�r�r�m, ziyaret edersin' dedi. Fakat trenden inip �ar��ya gelince, �aban unuttu gitti, ben yaln�z kald�m. Gittim caminin imam�na sordum, o bana Saray Palas Otelini tarif etti. Ben de oraya gittim. Rahmetli Nuri Benli ile g�r��t�m. O da R��t� Efendinin d�kk�n�na g�t�rd� ve oraya gelen talebeler �stad�n ba�ka yere gitti�ini s�ylediler. Ben de Van'a gittim.

"B�ylece birinci defaki gidi�imde g�r��memi� olduk.

"Van'da durmadan risale okumaya ba�lad�m, o zaman eserler eski yaz� ile geldi�i i�in, o yaz�y� okumas�n� ��renmeye �al��t�m. Ve bir haftada ��rendim. Sonra bir ev kiralad�k, orada risaleleri okuyorduk. Risale-i Nur'lar art�k memleketimizin her taraf�nda duyulmaya ve okunmaya ba�lam��t�. Fakat m�naf�k ve dinsizler, her tarafa evham sal�p Nur'lar�n okunmas�na mani olmaya �al���yorlard�.


"�lk g�r��mem"

"Benim akl�m, kalbim, ruhum hep �stad� g�rmek istiyordu. Kendime k���k bir d�kk�n a�t�ktan sonra hemen �stad� ziyarete gittim. 1957 y�l�yd�. O zaman �stad Isparta'da idi, yine gidip Saray Palas Otelinde kald�m. Nuri Benli ile g�r��t�kten sonra, R��t� Efendinin d�kk�n�na gittim. R��t� Efendinin d�kk�n�nda iken, baz� Nur Talebeleri de oraya geldiler. Onlar, '�stad, ziyaret i�in gelenlerle g�r��m�yor, fakat buraya bir i� i�in gelmi�seniz belki g�r���r.' Ben de, 'Benim babam Isparta'dan ayakkab� getirip satard�; madem geldim, ben de ayakkab� al�r satar�m' dedim. B�ylece i� i�in gelmi� oldum. 'O zaman �ok iyi' dediler. Ben de evini bilen birisiyle gittim. �stad beni kabul etti.

"�lk olarak, Van'daki talebelerini isimleriyle sordu ve ayr� ayr� sel�m s�yledi. Ayr�ca �ayc� Emin �zerinde durdu. Ben de o zamana kadar �ayc� Emin'i tan�m�yordum. Bana '�ayc� Emin �ran'a gidecek, �ok merak ediyorum. Kendisine s�yle gitmesin' dedi. Sonra bana hitaben, 'Ben de Van'a gidece�im, fakat S�zler mecmuas�n� matbaaya verdik. �� aya kadar ��kar. ��kt�ktan sonra Van'a gelece�im' dedi ve arabas�na bindi, bizi iki eliyle sel�mlayarak ayr�ld�.

"Ben de Isparta'n�n �ar��s�na ��k�p ayakkab� ald�m, trenle Van'a yollad�m. Van'a gelince Cahid A�abeye, �stad�n sel�m�n� s�yledim. '�stad benden �ayc� Emin'i sordu. Merak ediyorum, acaba kimdir bu adam?' dedim. 'Ben sana getiririm' dedi. Sonra bir g�n al�p d�kk�na getirdi. Kendisine �stad�n s�ylediklerini anlatt�m. O da uzun uzun d���nd� ve nihayet gitmekten vazge�ti.


"�kinci ziyaretim"

"Sonra yine din� bayramlardan birisi idi. �stad� ziyaret etmeyi d���nd�m. Isparta'ya kadar trenle gittim. �stad d��ar�da idi. Ben de bekledim. Oteli ve d�kk�nlar� ��rendi�imden, art�k s�k�nt� �ekmiyordum. Ayr�ca ayakkab�c�larla da tan��t���m�zdan bana, 'Hocay� ziyarete mi geldin?' diyorlard�. Ben de, 'Hem ziyaret, hem ticaret' diyordum.

"Sonra otele geldim. �nebolu'dan talebeler ziyarete gelmek i�in otele telefon a�m��lard�. �stad�n bayram�n� tebrike geleceklerdi, fakat �stad duyunca, Bayram A�abeyi otele g�nderip �nebolu'ya telefon a�t�rd�. '�stad rahats�z oluyor' Beni rahats�z etmesinler, hizmetlerine devam etsinler' diyor dedirtti.

"Ben o gece orada kal�p bayram namaz�ndan sonra �stad�n evine gittim. �stad da ba�ka bir yere gidecekti. Otomobil �al��m�yordu. Biz iterek otomobili �al��t�rd�k. Sonra hep beraber kap�dan girip avluda durduk. �stad merdivenden inerek bizim yan�m�zdaki merdivende durdu, rahats�z oldu�u i�in, 'R��t� Efendiyi bekleyin, sizinle bayramla�s�n' dedi. D��ar� ��k�p otomobiline bindikten sonra, �zerine bir yorgan �rtt�ler, biz de otomobilin yan�nda duruyorduk. Nihayet iki eliyle bizi sel�mlayarak ayr�ld�.

"Daha sonra karde�ler, 'Burada H�srev A�abey var, onun da bayram�na gidelim' dediler ve oraya gittik. O da, 'Beni de�il, Kur'�n'� ziyarete gelmi�siniz' dedi ve Kur'�n'� g�sterdi.


"Son ziyaretim"

"�stad� son ziyaretim Emirda�'da oldu.

"Hac� Osman �al��kan'�n d�kk�n�na gittim. �stad� sordum; orada oldu�unu s�yledi ve 'Seni g�r��t�r�r�m' dedi. �stad�n evine gidip geldi. Ve beni de g�t�rd�. �stad�n elini �pt�m oturdum. Fakat �stad bana, rahat otur, diye �� defa tekrarlay�nca, ben de �ok rahat oturdum ve yine eski talebelerini sordu.

"Talebelerine sel�m g�nderdi. ��h Fehim'�n o�ullar�n� sordu. Ben torunlar�n�n bulundu�unu s�yledim. Bana '��h Fehim'i yan�ma alm���m, �ocuklar�na sel�m s�yle, camilerde, vaazlarda, sohbetlerinde Risale-i Nur okusunlar' dedi. Sonra bana hitaben, 'Yine seni vekil ettim. Git hocalara s�yle. Risale-i Nur okusunlar. Karde�im, bak sesim k�s�lm��. Benim de Risale-i Nur'a perde olmamak i�in Cenab-� Hak sesimi k�sm��.' Hakikaten �ok k�s�k geliyordu. Z�beyir A�abey de arada konu�malar� tekrarl�yordu anla��lmas� i�in. Fakat ben �ok dikkat ediyor, �stad�n a�z�ndan ��kan� anl�yordum. Sonra bana 'Karde�im, seni bir ay yan�ma almak istiyorum, bir ay sonra seninle beraber Van'a gitmek istiyorum. Fakat kendi hem�ehrisini yan�na ald� diye k�skanacaklar. Sen git, bir ay sonra ben gelece�im' dedi.

"Hakikaten bir ay sonra Urfa'ya gelip Rahmet-i Rahm�n'a kavu�tu."




Selahattin Aky�l ile yap�lan bir r�portaj:


SESL� OKU BEN DE D�NLEMEK �ST�YORUM

�

Van Bedi�zzaman’�n memleketidir. O nedenle �stada taalluk eden hat�ralar mutlaka vard�r. Burada Risale-i Nur hizmetleri nas�l ba�lad�? Bu hizmetlerin ba�lamas�nda ve inki�af�nda sizinde b�y�k pay�n�z var. G�n�ll� olarak maddi manevi b�y�k destek verdi�inizi biliyoruz. �nce Risale-i Nurlar� nas�l, nerede tan�d�n�z, kim size tan�tt�?�

�

Risale-i Nurlar�1953’te tan�d�m. Molla Hamid abi, bana Elh�ccet�zzehra Risalesini vermi�ti. Daktiloda g�zelce yaz�lm�� bir eserdi. O g�nlerde askere gitmeye haz�rlan�yordum. Kitab� biraz okudum bakt�m a��r ifadelerle yaz�lm��. G�t�rd�m nineme verdim dedim “bu sende kals�n askerden d�n�nce al�r okurum.”�

Askerli�im Bolu’ya ��km��t�. Bolu’da askerlik yap�yordum. K�sa bir zaman ge�mi�ti ki, bayram geldi. Herkese bayram izni verdiler. Ben de bayram izni ald�m Adapazar�’na gittim. Adapazar�’nda babam�n orta�� vard�. Kamyonu vard� nakliyecilik yap�yordu. Ayn� zamanda oteli de vard�. Oteline gittim orada kald�m.�

�

O g�nlerde kitap okumaya �ok merakl�idim, �ok kitap okuyordum. K�t�phaneye gittim birka� kitap al�p okuyay�m diye. Kitaplara bakarken bakt�m �stad�n ye�eni Abdurrahman ile �ekti�i resminin �zerinde oldu�u bir kitap g�rd�m. E�ref Edip’in yazd��� Tarih�e-i Hayat� idi. O kitab� ald�m otele getirdim, orada okumaya ba�lay�nca otel sahibi “sesli oku ben de dinlemek istiyorum” dedi. Sesli okudum ve o da dinledi. Kitab� hemen okuyup bitirdim. �

�

Kitap otelciye �ok tesir etmi�ti. Dedi, “bu kitab�nerden ald�n? Bu kitab�bana ver, yenisini sen al�rs�n”�dedi. Ben de “olur” dedim. D��ar� ��kt�m biraz dola�t�m �ar��y� gezdim geri geldi�imde bakt�m ki, o otelci kitab� alm�� ba�ka birine okuyor. �

Benim geldi�imi g�r�nce bana d�nd� dedi, “Sen bu kitaptan ald���nda bir tane fazla al bu adama verelim, bunun k�z���retmenmi��o da okusun.” Ben de, “�yleyse yerini size g�stereyim belki siz daha fazla al�rs�n�z, daha sonra alman�z gerekir kolayl�k olur” dedim. G�t�rd�m kendisine kitap sat�� yerini g�sterdim. �stad ile ilk tan��mam�z b�yle olmu�tu.�

�

Orada bir m�ddet kald�m daha sonra iznim bitti k�taya d�nd�m.�Askerde depocuydum, yani levaz�m i�lerine bak�yordum. B�t�n malzeme depolar�n�bana teslim etmi�lerdi. Bir ara depodan bir sivis marka tabanca �alm��lard�. Arad�k tarad�k tabancay� bulamad�k. Sonra ba��avu� gitti bir yerden bir tane benzerini buldu getirdi, nerden getirdi bilmiyorum ama uydurdu yerine koydu. Ama paras�n� ben �dedim o zaman�n paras�yla y�kl� bir para 200 TL �demi�tim. Onun gibi baz� ba�ka �eyler de kaybolmu�tu. O nedenle fazla miktarda paraya ihtiya� has�l oldu. Ben de tabi o kadar para yoktu mecburen izin ald�m Van’a gittim. O miktarda para al�p tekrar geri d�nd�m.�

�

�STAD �APKALI H�� K�MSEY� KABUL ETMEZ

�

Bir m�ddet sonra beni Bursa’ya s�hhiye kursuna g�nderdiler. Bir y�l da orada kald�m ama sonra ��rendim ki, yanl��l�kla g�ndermi�ler. Bu defa bizi Bal�kesir Edremit’e g�nderdiler. Orada da iki ay kald�m daha sonra tekrar beni Bolu’ya g�nderdiler. Geldi�imde bakt�m ki, Bolu’da askerlik yapt���m alay�n yerini de�i�mi�ler. L�leburgaz’da Kemerburgaz’a kald�rm��lar. Teskeremi orada ald�m.�

Teskereyi ald�ktan sonra do�ruca Isparta’ya gittim. Orada kalmaya niyetlenmi�tim. Trende giderken yolda soruyorum “�stad� tan�yor musunuz?” diye ama kime sorsam normal cevap vermiyor, �ekiniyorlar. Demek o arada, Isparta’n�n yak�nlar�nda bir istasyondan �aban (Vah�i lakabl�) abi binmi�. O binince oradaki yolcular onu tan�yormu�. “��te” dediler. “�stad ile ilgili bir �ey ��renmek istiyorsan buna sor. Bu �stad�n yak�nlar�ndand�r.” Bunun �zerine yakla�t�m tan��t�m ve orada arkada� olduk. O “ben seni �stada g�t�r�r�m” dedi.�

�

Trenden indik. Ulu camide namaz k�ld�k. Namazdan sonra bakt�m��aban abi kayboldu. Ortal�kta yok bulamad�m. Ben de gittim imama dedim. “Ben �stad�ziyarete gelmi�im, Onu nas�l ziyaret edebilirim.”��mam, “Saray oteline gidersin orada Nuri Benli var, o seni g�t�r�r” dedi.

Gittim Saray Palas Otelinin sahibi Nuri Benli’ye –�ok m�barek bir insand�- Onunla g�r��t�m o beni R��t�Efendinin d�kkan�na g�t�rd�. R��t��ak�n, “Bekle �imdi talebeleri gelir buraya, onlarla gidersin” dedi. Biraz sonra rahmetli Z�beyir abi geldi. Askerden yeni geldi�im i�in kafam da t�ra�l� oldu�undan �apka koymu�tum ba��ma. �apka ile ilgili annemden bir �eyler duymu�tum ama dini h�km�n� pek iyi bilmiyordum. Z�beyir abi bana, “�stad �apkal� hi� kimseyi kabul etmez” dedi. �apkay� ��kard�m kafamdan, y�rtt�m att�m, gittik ama �stad da orada de�ilmi�. Ba�ka bir yere gitmi� me�er. Onun �zerine ben de Van’a geldim. Bu anlatt���m olay 1955’te cereyan etmi�ti.�

�

Bir y�l sonra tekrar Isparta’ya gittim. Bu defa da oraya ula�t���mda bakt�m �stad gene haz�rlanm�� bir yere gidiyor. Merdivenlerde kar��la�t�k, �stad benimle ayak�st� konu�urken Van’daki b�t�n talebelerini sordu, teker teker. �ayc� Emin abiyi sordu. Dedi, “Duydum o �ran’a gidecek, merak ediyorum, niye gidecek biliyor musun?” Ben o zaman tan�m�yordum. Bana “s�yle kendisine �ran’a gitmesin” dedi.�

Van’a d�nd���mde soru�turdum. �ayc� Emin abiyi tan�yan yok. Cahit �nsal’a sordum. “Burada ona Yemen bey derler, kimse onu �ayc�Emin olarak bilmez. Ben bulur getiririm sana” dedi. Hakikaten gitti buldu getirdi.�

D�kkanda konu�tuk, tan��t�k…� Dedim “�stad�n sana selam�var, �ran’a gidecekmi�sin gitmesin” diyor. “Merak ediyorum, �z�l�yorum�diyor” dedim. O da bunun �zerine gitmekten vazge�ti.��

�STADIN BAYRAMINA G�TMEDEN K�MSEN�N BAYRAMINI TEBR�K ETMEM

�

Erci�’te Ali Sino�lu da bu hadiseden bahsetmi�ti. Onun ifadesine g�re �ah davet etmi� -hile ile imha etmek i�in- hatta bir karde�i varm�� onu da �a��rm��lar o gitti�i i�in onu �ld�rm��ler. �ayc� Emin abi �stad�n ikaz� �zerine gitmedi�i i�in kurtulmu� do�ru mu?�

�

Evet do�rudur.�

Ondan sonra hizmet etmeye ba�lad�k. Mahallemizde ilk dershaneyi a�t�k. Eski cezaevi ile Cumhuriyet Ortaokulunun aras�nda bir yerdeydi. Biz dershane a��nca emniyet tela�land�. Daha �stad hayatta idi. Hatta Molla Hamit abi gitti �stada -bir nevi- �ikayet etti. �sti�are etmeden a�m���z diye. Zaten gitmeden �nce engellemi�lerdi, “imkans�z a�amazs�n” demi�lerdi ve kapatm��lard�. �stada s�yleyince �stad onlara “hala bug�ne kadar a�mam��s�n�z, ne duruyorsunuz neden a�mam��s�n�z?” diye sitem etmi�. �stad �yle deyince geldi bu defa kendisi a�mam�z i�in te�vik etmeye ba�lad�. �

Ondan sonra her y�l��stad� g�rmeye gittim. Ekseriyetle Isparta’da g�r���yordum. Ama son g�r��mem Emirda�’da olmu�tu. �

�

Bir defas�nda bayram arifesiydi. Dedim “�stad�n bayram�na gitmeden kimsenin bayram�n� tebrik etmem.” Ben de �yle haller var bir anda karar veririm bir �eye mutlaka onu yapar�m. Arife g�n� karar verdim ve bir anda atlad�m arabaya do�ru Isparta’ya gittim. Saray Palas Oteli bizim i�in medrese gibi olmu�tu, bizim yerimizdi. Do�ru oraya gider kal�rd�k. Di�er karde�ler de geldi�inde oraya gelirlerdi. Nuri Benli’nin Oteli…�

�

Oradayken Kastamonu’dan, �neg�l’den, �e�itli yerlerden telefonlar geliyordu. �stad�ziyaret etmek istiyorlard� ama �stad kabul etmedi. Hepsine “gelmesinler hizmetlerine baks�nlar, hizmete devam etsinler” diye cevap veriyordu. Biz izin almadan gitti�imiz i�in art�k emr-i vaki olmu�tu. �

Bayram namaz�na gitmek i�in �stad�n evinin �n�ne gittik, arabay�haz�rl�yorlard�, ama araba �al��m�yordu, biz iteledik �al��t�rd�k. O arada bakt�m �stad merdivenlerden iniyor. R��t� abi bizi g�r��t�rd�. �stad geldi arabaya bindi bacaklar�n�n �zerine yorgan att�lar. Bize iki eliyle “Allaha�smarlad�k” dedi o �ekilde gitti. �

�

“Biz de H�srev (Alt�nba�ak) abiyi ziyaret edelim” dediler. Gittik H�srev abi bah�e kap�s�n� kilitlemi�, �al�yoruz a�m�yor. �stad�n evine yak�n bir evde kal�yordu. Bayram (Y�ksel) abi dayanamad� bah�e duvar�ndan i�eri atlad� gitti kap�y� a�t�. ��eri girdik, gittik yan�na, Bayram abiye k�zd� “neden a�t�n” diye… “Yaz� yazarken �a��r�yorum” dedi. Mu’cizeli Kur’an’� yaz�yordu. �

O g�nlerde se�imler yeni tamamlanm��t�. Hi� unutmuyorum. Burdur’da H�rriyet Partisi kazanm��t�. Isparta’da nerdeyse kazanacakm��. Ama �stad sand��a gidip a��ktan oy kullan�nca orada kaybetmi�ler. Demokrat Parti kazanm��. �yle ifade etmi�lerdi. �

�

BEK�R BERK MAHKEMEN�N HAKSIZ TUTUMUNA SERT �IKI�TI

�

�stad’�n 1957’de oy kullanmas�ndan ba�ka, daha �nce oy kullan�p kullanmad��� hakk�nda bilginiz var m�?�

�

Yok. Sadece bir defa o da 1957’de kullanm�� oldu�unu biliyorum. 1954 se�imlerinde oy kullanm�� oldu�una dair kimseden bir �ey duymad�m.

�

�stad’�n vefat�ndan sonra Van’da g�zel hizmetlerin ba�lad���n� duyduk. Fevkalade g�zel hizmetler olmu� bu konuda neler s�ylersiniz?�

�

Ondan �nce son g�r��memi isterseniz anlatay�m. 1960’ta �stanbul’a gitmi�tim o zaman �ualar Risalesi yeni ��km��t�. Birka� tane alm��t�m. Hatta bir tanesini �zmir’de Nejdet Do�anata’ya verdi�imi hat�rl�yorum. O g�nlerde �zmir’de mahkeme vard�. O nedenle oraya gitmi�tik. O mahkemeyi iyi hat�rl�yorum �ok heyecanl� ve �ok ate�li ge�mi�ti. �ok kalabal�k bir izleyici kitlesi vard�.�

�

Cumhuriyet Savc�s�iddianamesinde “Tesett�r Risalesi ile Gen�lik Rehberi rejim aleyhtarl��� yap�yor. Bunlar rejim aleyhinde �al���yorlar, vukuat ��kabilir. O nedenle mahkemenin gizli yap�lmas�n� talep ediyorum” demi�ti. Onun �zerine Rahmetli Bekir abi kalkt� s�z ald�, orada Nejdet Do�anata da vard� dedi, “gizlilik dikta rejimlerinin, falanjistlerin usul�d�r, demokratik rejimlerde muhakemenin gizli yap�lmas� karar� al�namaz. Biz efkar� umumiye �n�nde hesap vermek istiyoruz.” Ona ra�men mahkeme reisi celsenin gizli yap�lmas�na karar verdi. Bunun �zerine bizim avukatlar Bekir abi ile Nejdet Do�anata mahkemeyi boykot ettiler, �ekildiler. “Biz bu durumda mahkemeye kat�lm�yoruz” dediler. �

�

Bu defa Mahkeme Reisi de �ekildi. Gittiler ba�ka bir hakim buldular getirdiler. Mahkeme devam etti o g�n neticelenmedi. Mahkeme sonu�lan�nca oradan ayr�ld�k, Bursa’ya geldik. Bursa’dan Van’a gelecektik. Garajda bakt�m biri “Eski�ehir, Eski�ehir” diye ba��r�yor. Hemen o arabaya bindim Eski�ehir’e geldim. Arabadan indi�imde bakt�m ki, bu defa da biri “Emirda�, Emirda�” diye ba��r�yor. Sanki gayr-i ihtiyari ona binip Emirda�’a gittim. �stad�n Emirda�’da oldu�unu da bilmiyordum. �htimal olabilir d���ncesi ile �yle rast gelince karar�m� de�i�tirip gitmi�tim. Isparta da olabilirdi. Gittim bakt�m hakikaten Emirda�’da imi�.�Tevafuk etmi�ti.�

�

B�T�N M��K�LLER�N�Z� BUNDAN SONRA R�SALE-� NURLA HALLED�N

�

Yani bir nevi sevk-i �lahi adeta y�nlendirilmi�siniz �yle mi?�

�

Evet, �zmir’den ayr�ld���mda Van’a gitmek i�in yola ��km��t�m. O zaman direk arabalar olmad���ndan Bursa’ya gittim oradan Ankara’ya gidecekken bakt�m Eski�ehir’e araba var. Dedim “oraya gideyim oradan Ankara’ya giderim.” Eski�ehir’e gidince orada da Emirda� arabas�n�n haz�r olmas� karar�m� de�i�tirdi ve “bir ihtimal g�rebilirim” d���ncesi ile Emirda�’a gittim. �

Emirda�’da Osman �al��kan abiyi buldum. O da beni do�ru �stad�n yan�na g�t�rd�.��stad �st katta oturuyordu. Merdivenleri ��kt�k, �stad�n yan�na girdik. Orada dedi ki, “Bak karde�im, Allah benim sesimi de kesti ta ki, Risale-i Nura perde olmayay�m, b�t�n m��k�llerinizi bundan sonra Risale-i Nurla halledin” dedi.�

�

Sesi �ok az ��k�yordu Z�beyir abi s�ylediklerini tekrar ediyordu ama ben anl�yordum. “Ben” dedi “bir m�ddet sonra o tarafa gelece�im, istiyorum seni yan�ma alay�m, ama diyecekler kendi hem�erisini yan�na ald�, sen �imdi git ben bir m�ddet sonra zaten gelece�im.” Bu g�r��mem �ubat 1960’ta ger�ekle�mi�ti. Zaten daha sonra dedi�i gibi geldi ama Van’a de�il Urfa’ya geldi bir ay sonra orada vefat etti. Allah rahmet etsin. Amin…

�

CAM�LERDE VAAZLARINDA R�SALE-� NUR OKUSUNLAR

�

O g�r��memizde “�eyh Fehmi’nin �ocuklar�var m�?”�diye sormu�tu. Tarih�e-i Hayat’ta ismi ge�er. �stad ondan ders alm��. Belki elli sene �nce �lm�� bir zat. Ben “torunlar�var”�dedim. Bunun �zerine “ben �eyh Fehmi’yi yan�ma alm���m kendilerine s�yle �z�lmesinler, Camilerde vaazlar�nda Risale-i Nur okusunlar.” �lm�� bir adam i�in �stad “ben yan�ma alm���m” dedi. Biz ne demek istedi anlamad�k tabi. �lm�� insan� nas�l yan�na alm��. Ama “seni vekil etmi�im git kendilerine s�yle” dedi.�

Ben Van’a geldim d�kkana gittim o esnada bakt�m m�ft� d�kkan�n �n�nden ge�iyor. M�ft�, onun torunlar�ndan biriydi. �a��rd�m dedim “�stad�n size selam� var”, “ben �eyh Fehmi’yi yan�ma alm���m, onun i�in �z�lmesinler camilerde vaazlarda Risale-i Nur okusunlar” dedi. O da hi� itiraz etmedi “benim ba��m �st�ne” dedi. Onun �zerine Erek Camisinde her sabah namazdan sonra Risale-i Nur’dan okudu. Altm�� ihtilaline kadar her sabah okudu. �

�

O g�nlerde Mehmet Kayalar ilk defa fiili olarak para toplay�p dershane yapmaya ba�lam��t�. Dershane yap�m�n� ilk defa ba�latan Mehmet Kayalar’d�r. Onun bu hareketine itirazlar olmu�tu. Biz de haliyle itirazlar nedeniyle uzak duruyorduk. Bu meseleyi �stad hayattayken soral�m dedik. “Kayalar abi neden bu i�te b�yle �srar ediyor” diye. Ben o g�r��memde �stada bunu da sordum. �stad,�“ben bilmiyorum, ben bilmiyorum” dedi biraz durduktan sonra “bir �ey demeyece�im, bir �ey demeyece�im” dedi. Sonra da “eski hizmetlerinize devam edin” dedi. Bu kadar. Ba�ka da bir �ey demedi. Ben d��ar� ��karken H�sn� Bayram abi “s�yle para toplamas�n” dedi bana. Ama ben bizzat �stad’dan duymad���m i�in onun bu iste�ini geldi�imde gidip Kayalar abiye s�ylemedim, kar��mad�m. ��nk�, Mehmet Kayalar abi hassas bir insand�. Sorard� “�stad’dan sen kendin duydun mu? Nas�l s�yledi” diye hesaba �ekerdi. �htilaf ��kmas�n diye s�ylemedim. �


TATVAN’DA BA�IMA BERE TAKTI�IM ���N TUTUKLANDIM

�

Van’a gelirken, Tatvan’da otob�s�m�z mola vermi�ti. Ben de camiye namaz k�lmak i�in gittim. Ba��mda bere vard�. Giderken polis beni g�r�nce “bereyi ��kar” dedi. ��kard�m, hava �ok so�uk, �ubat ay�, �ylece camiye gittim namaz k�ld�m. Camide namaz k�larken bereyi gene takm��t�m. Namaz k�l�p d��ar� ��kt���mda bereyi unuttum ba��mdan ��karmad�m, gelince polis tekrar beni bereli g�rd�. “Neden tekrar bereyi takt�n” diye sormaya ba�lad�. Beni ifade almak i�in karakola g�t�rd�ler. �fademi ald�lar. Bekliyorum. Bir �ey de demiyorlar. �kindi namaz� vakti gelmi� “namaz k�laca��m” diyorum ama m�saade etmiyorlar. Sonra polisin biri merhamete geldi bir �rt� yere serdi “gel karde�im namaz�n� burada k�l” dedi. Di�eri g�r�p itiraz edene kadar ben namaz�m� bitirdim.�

�

Sonra beni nezarete att�lar o gece orada kald�m. �kinci g�n���lene kadar orada kald�m. ��leden sonra mahkemeye ��kard�lar. M�dafaam� yaparken Risale-i Nurdan bahis a��ld�. Okuyup okumad���m� sordular ben de “var okuyorum” dedim. Bir de yan�mda Menderes’in Me�hur “Konya Nutku” vard�. Onu da yan�ma alm��t�m. Onu g�r�nce onu da ald�lar. O nutukdan dolay� bir �ey yapmad�lar ama bere i�in hakk�mda dava a�t�lar. Hakim beni Van Asliye Ceza Mahkemesine sevk etti. �

Mahkemeye geldik orada m�dafaam�z� yapt�k, bu defa oras� bizi Bitlis A��r ceza Mahkemesine sevk etti. �htilal oldu benim mahkeme hala devam ediyor. O arada af ��kt�. Benim mahkeme af kapsam�na girdi ve �ylece beraat ettim. �

�

R�SALE-� NURLAR DEVREYE G�R�NCE KORKUP �EK�ND�LER

�

Bu arada ihtilalin hen�z be�inci g�n� duydum ki bana iftira etmi�ler. G�ya ben “M�sl�manlar gitti, gavurlar iktidara geldi” demi�im. Mahkemeden celp ��km��. Bana getirdiler. “Yar�m saat i�inde mahkemeye geleceksin” dediler. Ben de “bu kadar acele niye biraz m�hlet tan�man�z gerekmez mi? Yar�m saatte celp mi olur?” diye kendi kendime s�yleniyorum. Bunlar� d���n�rken kom�ular geldiler dediler, “Sen b�yle b�yle demi�sin o nedenle seni �ikayet etmi�ler, bizi de �ahit g�stermi�ler. Biz de �ahitlik edece�iz.” Onlara dedim, “Karde�im ben ne zaman demi�im, siz niye �ahitlik yapacaks�n�z?” ama beni dinlemediler. �

�

Neyse gidip hakim �n�ne dizildik. Bir anda bu haber �ar��da yay�ld� o nedenle duyanlar da gelince baya�� kalabal�k oldu. Orada hakim sordu “sen b�yle b�yle demi�sin do�ru mu?” diye… Ben de, “ha�a ben b�yle bir �ey s�ylememi�im” dedim. “Peki!.. Bu adam�n sana ne t�r bir d��manl��� var ki, demedi�in halde ‘dedi’ diyor” �eklinde sorunca, “ne o adam beni tan�r, ne de ben o adam� tan�r�m, herhalde ben Risale-i Nurlar� d�kkan cam�na koydu�um ve satt���m i�in d��manl��� oradan geliyor” deyince bakt�m o �ahitler de vazge�tiler. Onlar da “biz g�rmemi�iz, bizim haberimiz yoktur” dediler. Risale-i Nurlar devreye girince korkup �ekindiler. �ahitlik etmediler. Bu defa adam ortada kald�. Savc� olay�n b�yle geli�ti�ini anlay�nca d�nd� o �ikayet edene verdi veri�tirdi. �ok�a hakaret etti. �

�

Sonra pa�ay� arad� “Pa�am! G�nderdi�iniz memurlar vatanda�a b�yle b�yle iftira ediyor, ne yapal�m” diye sordu. Pa�a da “o adam� hemen bana g�nderin, ben hallederim” dedi. Bizi �ikayet edip pa�an�n huzuruna g�ndermek isterken kendisi gitti. Mahkemeden ��k�nca bakt�m cipler pe� pe�e pa�an�n yan�na gidiyorlar. Kim kime iftira ederse d�rt kat� cezas� var. Cenab-� Hak �rd�kleri �orab� b�ylece onlar�n ba��na sard�. �

�

Altm�� ihtilalinden sonra da davalar ba�lad�, s�rekli dava a��l�yordu. Benim d�kkan�n tabelas�n� dahi indirdiler. �ki y�l mahkemem devam etmi�ti. Sonra tekrar gelip d�kkan� a�m��t�m. Mesela Refet Kavuk�u “Nur Ticarethanesi” �eklinde levha yazm��t�, �ok da s�slemi�ti. Tabelay� bahane ederek mahkemeye vermi�lerdi. Bir y�l mahkemesi devam etmi�ti. �

Konya’da Mustafa K�r�k�� “Bedi�lbeyan” diye bir mecmua yay�nlam�� elli tane bize g�ndermi�. Arama yapt�lar o mecmualardan dolay�da dava a�t�lar. �

�

A�LASAK MI? G�LSEK M�?

�

Yani, her �eyi bahane edip dava m�a��yorlard�? Mahkeme yol olmu�tu size �yle mi?�

�

Evet, mesela savc�n�n iddias� ��yle “kendisi i�inse bir tane als�n neden elli tane alm��?” diye dava a��yor. Yani, a�lasak m�? g�lsek mi? Ne yapaca��m�z� �a��r�yorduk. �

Bir g�n��zalp’te bir kahveci benden masa ta�� istemi�ti, bende yoktu �stanbul’dan sipari� vermi�tim. Bir de o ara �stanbul’dan �zerinde “Allah i�in isteyiniz, Allah i�in g�r���n�z, Allah i�in �al���n�z” yazan sac levhalar istemi�tim, ayr�ca y�z tane de “Risale-i Nur S�nmez” adl� kitaptan istemi�tim. Levhalar ve kitaplar erken gelmi�ti. O g�n�n imkanlar� ile sand�kta g�ndermi�ler. Keserle bir iki vurdum kapa��n� a�amad�m. Fakat sand�ktaki gelen e�yay� masa ta�lar sand�m. “Bunlar� nas�l a�aca��m? Bo� ver a�madan g�ndereyim nas�lsa onlar�nd�r” dedim kendi kendime ve �yle oldu�u gibi �zalp’e kahveciye masa ta�� diye g�nderdim. Kahveci sand��� a��nca bak�yor ki, kitaplar, levhalar falan… O anda orada bir Polis de var… Polis hemen i�g�zarl�k yaparak m�dahale ediyor, “Bunlar yasak kitaplard�r” diyor. �

Adam da ona, “ben namaz bile k�lm�yorum, bu kitaplarla alakam yoktur, olsa olsa bu Ali Ate�li’ye gelmi�” diyor.

�

Ali Ate�li diye biri var orda bizimle al�� veri� yapan. Onu al�p karakola g�t�r�yorlar. Kitaplar� da beraber g�t�r�yorlar. Onun da hi�bir �eyden haberi yok. O da karakolda “Yanl��l�k olmu�tur” diyor. Hatta biraz da tokatl�yorlar orada. Kitaplar� g�t�ren �of�r�n de ka�ak alt�nlar� m� ne varm��, aramada onlar da ortaya ��k�yor. Onu da i�eri at�yorlar. Yani, a�lar m�s�n g�ler misin?�

�

R�SALE-� NURUN VERD��� �MAN �ECAAT�YLE H�� �EK�NM�YORDUK

�

Her neyse ikinci g�n, Rahmi Erdem o zaman benim d�kkanda duruyor. Sabah d�kkan� a�m�� s�p�r�rken, �of�r gelip ona “siz benim evimi y�kt�n�z, beni mahvettiniz, siz benimle Barzani’nin cephanesini g�ndermi�siniz me�er” diyor. Sitem ediyor. Rahmi Erdem �nce �a��r�yor tabii… Daha sonra meseleyi ��renince polislere “bunlar� ben g�nderdim, diyerek su�u �zerine al�yor.” Allah raz� olsun… �

Hal b�yle olunca mahkeme de harp meydan� gibi cereyan ediyor. Rahmi’yi i�eri ald�lar bir hafta kadar i�eride hapis yatt�. �

Yine Necati diye bir savc� var �iddetli bir �ekilde o da bize muhalif... Bizim de kom�umuz, evlerimiz biti�ik, han�m� bizim han�ma demi� ki, “senin beyini i�eri alacaklar, ama bizim bey engel oluyor.” Halbuki en �ok hapse girmemizi de isteyen o…�

Ben de han�ma dedim ki “deseydin sizin beyi d�vecekler bizim bey mani oluyor.” Yani, b�yle bir m�cadele i�indeydik. Risale-i Nurun verdi�i iman �ecaatiyle hi� �ekinmiyorduk. Hatta o savc�y� bir yerde s�k��t�r�p biraz da korkutmu�tum. �

Her neyse savc�Rahmi’yi �a��r�p s�k��t�r�yor. “Bu kitaplar ve levhalar neyin nesidir?” diye. Rahmi dedi�im gibi �zerine al�yor, “Benimdir bunlar, yanl��l�kla oraya gitmi�” gibi cevaplar veriyor. Savc�n�n aksine A��r Ceza Reisi m�spet bir insand�. Bir hafta sonra serbest b�rakt�lar. �

�

Savc�l�k bu defa Bitlis Mahkemesine su�duyurusunda bulunuyor. Oradan da m�spet m�talaa gelince o bizim kom�umuz savc� baya�� zor durumda kald�. Adliyede de d��lan�yor. Yani, hat�rlad���m kadar�yla hayli zarar g�rm��t�.�

Daha sonra mevlitlerden dolay� mahkemelik olduk. O dedi�im Necati ismindeki savc� gene bizim aleyhimizde dava a�m��t�. Dava birka� celse devam etti ama sonu�ta bir �ey ��kmad�. Beraat ettik.�

�

�STADIN VAN HALKI �ZER�NDE OLUMLU B�R ETK�S� VAR

�

Risale-i Nurlar ilk defa yay�l�rken demek halktan muhalif insanlar varm��? A��ktan tav�r alabiliyorlarm��. Oysa Van bir cihette �stad�n memleketi say�l�r. Halk�n bu tavr� nereden kaynaklan�yordu? Bas�n�n yalan yanl�� haberleri ile aleyhteki propagandalar�n etkisinde kalarak m� bunlar� yap�yorlard�? �

�

Evet, halk bas�ndan fazlas�yla etkileniyordu, ama bu vesileyle Risale-i Nurlar� da ��renmi� oluyorlard�. Zaten �stad�n Van halk� �zerinde olumlu bir etkisi vard�. Daha �nce Van’da kald��� i�in �ok iyi bir ��hreti varm��, ama menfi insanlar ��kabiliyor. Bas�n�n da dedi�iniz gibi menfi propagandas�n�n etkisi de oluyordu haliyle…�

�

�

MEVL�T YAPTI D�YE 500 K���N�N �FADES�N� ALDILAR

�

S�z gelmi�ken biraz da isterseniz Van Mevlitlerinin nas�l ba�lad���ndan ve mevlitler olurken neler cereyan etti�inden bahseder misiniz? �

�

Van mevlitlerine ilk defa 1966’da ba�lad�k o g�n��ttihat Gazetesi vard�. Onda da mevlidin ilan�n� vermi�tik. Benim ismimle yay�nlanm��t�. O sene bir sorun ��kmad� 1967’de yapt���m�z mevlitte sorun ��kt�.�

Babada�l�bir savc�vard� o da �iddetle aleyhimizdeydi. Bu defa o devredeydi, mevlidi takip etmi�. Mevlide her taraftan insanlar gelmi�, kalabal�k. Mevlitte ders yapan veya konu�ma yapanlar� tek tek toplamaya ba�lad�lar. G�ltekin bey konu�ma yapm��t� onu ald�lar. Fethi Y�cesoy isminde bir arkada� Hizmet Rehberinin sonundaki mektubu ate�li ate�li okumu�tu, onu almak istediler ama o kayboldu, ka�m��t� bulamam��lard�. Kimi tutuyorlarsa i�eri al�yorlard�. Tahminen 500 ki�iyi i�eri alm��lard�. Hepsinin tek tek ifadelerini alm��lard�. 81 ki�i asliye ceza Mahkemesine sevk ettiler. Biz yedi ki�iyi de a��r cezaya verdiler. Bizi organize edenler olarak tespit etmi�lerdi. Ben, Avukat G�ltekin bey, Rahmi Erdem, Rahmetli M��tak, Kilis taraf�ndan ��retmen Mustafa Ate�men, Erkan, bir de Trabzonlu Bahattin G�rsoy vard�.�

�

SANK� ON K��ݠ�LD�RM�� G�B� MUAMELE ED�YORLARDI

�

Onlar� d��ar�dan gelmi� olmalar�na ra�men organizasyonda nas�l g�stermi�lerdi?�

�

Zaten onlar i�in i�ledi�in fiil �nemli de�il. Bahane �ok. Mesela birinin elinde teyp yakalam��lard�. Konu�malar� teybe al�yor diye su� i�lemi� sayd�lar. Birinin elinde avukat�n �antas� var diye alm��lard�. Mesela M��tak’� �yle su�lam��lard�, organize i�inde g�stermi�lerdi. �

�

Yani �imdi bir �anta ta��d�diye mi su�lan�yordu?�

�

Hem de ne su�!�Sanki on ki�i��ld�rm�� gibi muamele ediyorlard�. Biz �imdi rahat rahat anlat�yoruz. Ama �yle de�il, hayli �iddet g�steriyorlard�. Sanki isyan eden bir �eteyi yakalam��lar gibi. Hatta, �ayc� Emin Abi, gelip bizleri ziyaret etmi�ti, o halimize hayli �z�lm��t�. Hatta o savc�lara ve emniyet elemanlar�na “Allah�m hidayet ver” diye dua etmi�ti. Allah rahmet etsin bizi ziyaretten bir iki g�n sonra yanarak �lm��t�. �

Sadece emniyet de�il mahkeme de �ok �iddetli ge�iyordu. Emniyet, savc�lar ve mahkemenin bu �ekilde �iddetli ge�mesi nedeniyle arkada�lar da hayli tedirgindi. Avukat G�ltekin bey Mu�tak’a demi� “cemiyet�ilikten 7 y�l yeriz, 5 y�l nurculuk propagandas�ndan verirler, iki sene de s�rg�n verirler.” �

�

��ER� D��T���M�Z B�R YANA B�R DE ARKADA�LARA MORAL VERMEK DURUMUNDAYDIK

�

Yani ond�rt sene verirler diyor �yle mi?�

�

Evet, (g�l��meler) b�y�k su� i�lemi�iz ya!..�

Biz fazla tedirgin de�ildik. ��nk�, daha �nce �stad zaman�nda ya�anm�� Denizli Mahkemesini biliyoruz, Eski�ehir mahkemesinde bile bu kadar ceza vermemi�ler, �imdi nas�l verecekler? Onlarla teselli buluyorduk. “Bir �ey yapamazlar” diyorduk. Ama M��tak “siz avukattan iyi mi bileceksiniz? Avukat �yle demiyor” diye sitem etmi�ti. �

Daha sonra yemek geldi yemekte ben G�ltekin beye “sen M��tak’a �u��u su�lardan ond�rt sene ceza verirler”�demi�sin do�ru mu?�

Bakt�m ses ��karm�yor. Dedim “var m�s�n on bin liras�na seninle iddiaya girelim?” “Nas�l” dedi. Dedim “senin dedi�in gibi olmayacak, hi�bir �ey yapmayacaklar, Burada noter de var onun huzurunda s�zle�me yapal�m” dedim. Bunun �zerine bizim Avukat, “hay�r falan” dese de iddiaya girmeye cesaret edemedi.�

Onun �zerine M��tak’a dedim “hani ben bilmiyordum o biliyordu, bak i�te iddiaya giremedi demek s�yledikleri olmayacak.”�Onun �zerine M��tak biraz rahatlad�. Di�erlerinin de morali biraz d�zeldi. Yani, bizim durumumuz daha zordu, i�eri d��t���m�z bir yana bir de arkada�lara moral vermek durumundayd�k, kendimizi unutmu�tuk onlar� d���n�yorduk.�

�

BEK�R BERK’TEN SAVCIYA B�Y�K TEPK�

�

Peki Mahkeme nas�l sonu�land�?�

Biz oradayken bir de �ehit vermi�tik. Bizimle beraber hapiste bulunan Erol Kuralkan’�n abisi Rahmetli Hamit Kuralkan �z�nt�den vefat etmi�ti. O da Van’�n e�raf�ndan biri o nedenle millet bu defa bunu bu meseleden bildi ve mahkemeye kalabal�k bir gurup gelmi�ti. “Erol Kuralkan’� b�rak�n karde�inin cenazense gitsin” diye adeta sald�r�ya ge�mi�lerdi. �

Bunun �zerine mahkeme sadece onu serbest b�rakt�. Onu serbest b�rak�nca cemiyet�ilik y�k�lm�� oldu (!) (G�l��meler)�

Ama dedi�im gibi mahkeme �ok �iddetli ge�mi�ti. Savc�iddianamesinde “bunlar sakall�, c�bbeli, laikli�e ayk�r��eyler yap�yorlar”�gibi ifadeler kullan�nca, Rahmetli Bekir Berk kalkt� o savc�n�n y�z�ne bakarak “Leninin p…leri, Leninin kitaplar�n� k�t�phanelere doldurmu� gidip oradan onlar� toplay�p getirsene, bir �slam m�tefekkirinin eserlerini okuyan bu masum insanlar� b�yle ceviz kabu�unu doldurmayacak bahanelerle mahkemeye sevk etmek yerine git o vatan hainlerini topla getir” demi�ti. �

�

Bunun �zerine savc��ok bozuldu b�rakt� mahkemeyi ��kt� gitti. Daha sonra m�ba�irler anlat�yor. Hakimler i�eride onun o haline ve Bekir Berk abinin �yle alayvari ve hakaret i�eren konu�malar�n� birbirlerine anlat�p kahkaha ile g�lm��ler. Ondan sonra da o savc� -ismi Ayhan idi- bir daha mahkemeye girmedi.�

Zaten bir hafta sonra da bizi b�rakt�lar. Yani, o �l�m olay�bizim o meseleyi rahatl�kla atlatmam�z� sa�lam�� oldu. O �iddetli sald�r� bir anda k�r�ld� ve bizi tahliye ettiler. �

O sene �yle ge�ti. 1968’de gene mevlit verdik. Bu defa tekrar emniyetten geldiler. Dediler “ge�en seneki gibi naho��hadiseler olmas�n”�biz de onlara dedik “naho��hadiseleri ��karan biz de�ildik, siz ��kard�n�z”, “yok, biz ge�en sene yoktuk” dediler. Biz de “tamam siz de�ildiniz ama arkada�lar�n�zd�” �ylece biraz kar��l�kl� tart��mam�z oldu. �

�

BED��ZZAMAN PROPAGANDASI� YAPMASINLAR, NURCULUKTAN BAHSETMES�NLER

�

“Bedi�zzaman propagandas� yapmas�nlar, nurculuktan bahsetmesinler”�dediler. Biz de “biz bu mevlidi Bedi�zzaman i�in okutuyoruz, nas�l ondan bahsetmeyece�iz” dedik. Onlara bir misal verdim dedim ki, “biz �ocukken ��retmeler bize ders verdi�inde diyorlard� burun diyemezsin a��z diyemezsin.” “Neden diyemeyiz” diye sordu�umuzda “Padi�ah�n a�z� var, burnu var ondan” bunun �zerine “yok ya! Biz �yle demeyiz” dediler.

“Peki o zaman biz de teybimizi koyal�m siz de teybinizi koyun” dediler. “Olsun elbette koyabilirsiniz” dedik, hakikaten onlar da teyplerini koydular, biz teybimizi koyduk. Mevlitten sonra Yeni �stanbul gazetesi aleyhte bir haber yay�nlam��t�. “Nurculuk propagandas� yapt�lar” diye. Bu defa tekrar dava a�t�lar. Mevl�t Polat’�n abisi vard� Rahmetli Ahmet abi -o zaman Van’da idi- emniyetin kaydetti�i teypleri bir �ekilde sildirtmi�ti. Hatta bu duruma Bekir abi de �ok memnun olmu�tu. Su� delili ortadan kalk�nca 68 mevlidi ile ilgili a��lan dava da bu �ekilde d��m�� oldu.�

�

RAHM� ERDEM’E Z�BEY�R G�ND�ZALP TAVS�YES�

�

Rahmi Erdem’in o d�nemde Kastamonu’ya tayini ��km�� giderken Ankara’da Z�beyir abiye s�yleyince Z�beyir abi bir �ey dememi� sadece “karde�im paralananlar hep paraland�lar” demi�. Bunun �zerine Rahmi abi bunu kendine bir mesaj kabul ederek istifa edip tekrar Van’a d�nm�� ve onunla hayli hizmetleriniz olmu� biraz da ondan bahseder misiniz?�

�

Do�rudur, hatta ben kendisine “gitme memurluktan alaca��n maa�� ben sana vereyim, d�kkanda bana yard�m et, hizmetine de hi�bir �ekilde engel olmam istedi�in zaman hizmet i�in gidebilirsin” demi�tim. O da kabul etmi�ti, d�kkanda kald� daha sonra ben d�kkan� ona terk ettim �stanbul’a gittim. Hakikaten b�y�k hizmetlere vesile oldu.�

�

MEVL�T ���N ARTIK GER� D�NEMEY�Z

�

Mevlitler 1980’e kadar devam etti ama seksen ihtilali ile birlikte durdu, tekrar ge�en y�l yeniden ba�lad�. Buna nas�l karar verdiniz?�

�

Evet, ge�en y�la kadar sabrettik ama ge�en y�l Van’a geldim arkada�lara dedim, “mevlit i�in m�racaat edece�im ve bu gelene�i yeniden ba�latmak istiyorum.” Arkada�lar�n bir k�sm� “hi� zahmet etme, kesinlikle m�saade etmezler” dediler. Hatta baz� arkada�lar ta Konya’dan �� defa bana telefon a�t�lar “m�saade etmezler” diye beni engellemeye �al��t�lar. Ama onlar engellemeye �al��t�klar�nda biz mevlidi gazetede ilan etmi�tik. Dedim “art�k geri d�nemeyiz, gazeteye ilan vermi�iz.” �ylece ba�lad�k daha sonra bana kar�� ��kan arkada�lar da geldiler. Yani, kararl�yd�k sonu� ne olursa olsun yapmak istiyorduk. Allah kolayl�k ihsan etti, bir �ey ��kmad�.�

Zaten biz bug�ne kadar beklediysek PKK olay�ndan dolay�bekliyorduk. Cemaate zarar vermesinler diye yapm�yorduk. Yollarda d��ar�dan gelenlerin �nlerini keserler zarar verirler diye. �imdi art�k o tehlike de kalmad�. O nedenle devam ederiz.�

BUG�NLER R�SALE-� NURUN BAYRAMIDIR

�

�zmir’e hicretiniz ne i�in ve ne zaman oldu?

�

Emniyet bizi o kadar fazla yak�n takibe ald�ki her hareketimize m�dahale eder oldu. D�kkan�m�za bir levha as�yoruz su�say�l�yor. Asl�nda ben �stanbul’da bir i��kurmak istiyordum. �stanbul’da Kirazl� Mescit sokaktaki dersanede kalan bir a�abeyin karde�i �zmir’de ortak bir i� kurmam�z� tavsiye etti. �zmir’e gittim bir arsa ald�m. Hemen bir in�aata ba�lad�k.

Evi �zmir’e ta��mak i�in Van’a d�nd���mde Sabahattin Aksakal ve Muhsin Demirel de o s�ra Van’a gelmi�lerdi. Gece ge� saatlere kadar ders sohbet oldu. Yine polis bask�n� ile hepimiz i�eri ald�lar. Diyarbak�r S�k�y�netim’e g�t�rd�ler. Oradan tekrar Van’a g�nderdiler. Bu tutuklama ve a��lan dava ile Sabahattin Aksakal 33 g�n, �shak diye bir arkada��m�z 130 g�n ben ise tam 222 g�n hapis yatt�m. Bu ara �zmir’de in�aat bitmi� dairlerin bir k�sm� sat�lm�� oldu�undan �ok ��k�r para s�k�nt�m�z olmad�.

Nisan ay�nda ba�layan tutukluluk Kas�m ay�nda sona ermi�ti.�

�

Bug�nk� hizmetleri nas�l buluyorsunuz?

�

Bug�nler Risale-i Nurun bayram�d�r. Her �ey serbest. Hizmet etmek isteyenler i�in her imkan var elhamd�lillah.

Şefkat

unread,
Nov 21, 2011, 5:18:20 PM11/21/11
to sef...@googlegroups.com


NUR KERVANININ SADIK YOLCULARI:

�EYH N�ZAMETT�N ARVAS�

Bedi�zzaman'�n Hocas�
�eyh Muhammed Celal�'nin O�lu: �eyh Nizameddin Arvas�

Do�ubeyaz�t'ta �� ay Bedi�zzaman'a ders veren zat, �eyh Muhammed Cel�l� idi. Aslen Arvasl�yd�. Uzun m�ddet Cel�l� kabilesi aras�nda kald��� i�in kendisine "Cel�l�" denilmekteydi. l85l y�l�nda d�nyaya gelmi�ti. On biri erkek, dokuzu k�z olmak �zere yirmi evl�d� vard�. Birinci Cihan Harbinin ba�lar�nda, yani l9l4'te Siirt'in �irvan kazas�ndayken vefat etmi�ti.

O�lu Nizameddin Arvas�, �stad Bedi�zzaman ve babas� �eyh Muhammed Cel�l� ile al�kal� olarak bizlere �u bilgileri verdi:



Bedi�zzaman'�n ilk tahsil hayat�

"Ben l9l2 y�l�nda d�nyaya gelmi�im. Arvas� s�l�lesindenim. Arvas�yler day�m olurlar. Ben kendim �stad Bedi�zzaman'� g�rmedim. Annem Sekine (�eker kad�n), a�abeyim Molla Muhammed S�dd�k, Halife Yusuf ve Molla �erif'ten �stad hakk�nda bir�ok m�l�matlar alm��t�m.

"Bedi�zzaman do�uda bir�ok medrese ve ulem�n�n yan�na gidip, kendi ilim ve zek� seviyesine uygun ders verecek �lim bulamay�nca, l887'lerde on ya��ndayken babam�n medresesine gelmi�. Babama me�hur ve maruf Hac� Seyyid Muhammed Cel�l� derler. �stad babam�n medresesinde �� ay tahsil g�rm��. Sonraki �� ayda ise ders almay�p, babamla ilm� m�nazaralarda bulunmu�.

"Babam�n doksan civar�nda talebesi varm��. Talebelerin en k����� Bedi�zzaman'm��. Ama o zaman kendisine Molla Said denmekteymi�. Talebelerin en k����� olmas�na ra�men, b�t�n talebeler taraf�ndan �ok h�rmet g�r�rm��. Di�er talebelerin hepsine m�derris ve m�ft� Sadullah Efendi taraf�ndan dersler verilirken, tek ba��na yaln�z Bedi�zzaman babamdan ders al�rm��. Ders esnas�nda kimseyi de yanlar�na almazlarm��. Bedi�zzaman babama, 'Bu kitaplar okuyup ��renmekle ba� olmaz, bu ilmin hazinesinin anahtar� sizdedir,' diyerek her ilimden sadece birer ders alm��. �limde ve zek�da b�t�n talebelerin fevkinde imi�. G�nd�zleri babamdan ders al�rken, Per�embe geceleri de Ahmed Han�'nin t�rbesine gidermi�. ��phelenen babam, k���k Said'in arkas�na Halife Yusuf ve Molla �erif'i takip�i koymu�, T�rbeye varan takip�iler, k���k Said'i g�remezler, fakat i�eriden; 'Bel� Seyd�, bel� Seyd� (evet hocam, tamam hocam)' diye sesler duymu�lar. Durumu gelip babama bildirmi�ler. Babam talebelerine 'Bundan sonra Said'e kesinlikle kimse kar��mayacak' diye emir vererek, ya��a b�y�k olan Molla �erif'i de Bedi�zzaman'�n hizmetine vermi�. Molla �erif'in anlatt���na g�re, ders esnas�nda bazan babam, bazan da Bedi�zzaman sinirlenirmi�. Bedi�zzaman sinirlendi�i zaman d��ar� ��karak medreseden uzakla��rm��. Talebeler Bedi�zzaman'�n medreseyi terk etti�ini s�yleyince, babam, 'B�rak�n Said'i, b�rak�n Said'i, ona sizler kar��may�n, o biraz sonra yine gelir' diyerek cevap verirmi�. Ger�ekten de �stad sinirleri yat���nca tekrar medreseye d�nermi�.



�� ayl�k tahsil

"�� ayl�k bu tahsilden sonra babam, K���k Said'e 'Art�k sen ilmi tekemm�l eyledin. Bizim sana verecek bir�eyimiz kalmad�' diyerek icazetini vermi�. �stad babam�n elini �perek medreseden ayr�lm��. Daha sonralar�, Birinci Cihan Harbine kadar, her y�l evimize gelerek, babam� ziyaret edermi�. Baz� y�llar, Van'da a�t��� medresedeki talebelerini de yan�na al�r, �yle gelirmi�, Babam Bedi�zzaman'a, 'Yeti�tirdi�im talebelerin hepsinin de �stad� sensin' dermi�. �stad bir defas�nda babama hediye olarak bir �ift y�n �orap getirmi�. Babam sadece talebelerden Halife Yusuf'la �stad Bedi�zzaman'�n bize gelmelerine m�saade edermi�.

"Daha sonralar� �stada annem de hediye olarak �orap vermi�ti. l953 y�l�nda babam�n doksan dokuzluk y�sr tesbihini �stada g�nderdim.. �stad da bana kehribar doksan dokuzlu bir tesbih, bir mektup, ayr�ca Nur Risalelerinden T�ls�mlar, Mektubat ve Z�lfikar eserlerini g�ndermi�ti.

Not Burada bahsedilen, Niza�meddin Arvasi'nin babas� �eyh Muhammet Celalinin "Y�sr tesbihi " Bedi�zzaman Said Nursi Hazretlerinden bu �ciz M.Said Nursi Hazretlerinden bu �ciz M.Said �zdemir 'e intikal etmi�tir. En k�ymetli bir hat�ra olarak saklanmaktad�r. Bedi�zzaman'�n talebesi M.Said �zdemir


"A�abeyim Molla Muhammed S�dd�k da medresede �stadla birlikte okudu�undan, �stad�n b�y�kl���n� �ok iyi biliyordu. 'Bedi�zzaman'�n ilmi Allah vergisidir, onun ilmi vehb�dir' derdi. �stad Emirda�'�ndayken a�abeyimle birlikte ziyaretine gidecektik. �stad 'Onlar gelmesinler, ben oraya gelece�im' diye haber g�ndermi�ti."

Şefkat

unread,
Nov 22, 2011, 5:08:29 PM11/22/11
to sef...@googlegroups.com
NUR KERVANININ SADIK YOLCULARI:
MUHS�N ALEV

1974 k���n�n so�uk 6 Aral�k Cuma g�n�, Bat� Berlin'de Fray �nivertesinin mescidini ar�yorduk.

Nihayet arkad���m ve dostum �hsan Atasoy'la epey yorulduktan sonra cumadan �nce mescidi bulabilmi�tik.


40 ya�lar�nda k�sa boylu bir zat, arad���m�z Muhsin Alev Bey, yeni abdest alm�� bize do�ru geliyordu.


K���k mescidde namaz� k�ld�ktan sonra, Muhsin Alev'in hat�ralar�n� tespit etmeye ba�lam��t�k.


Muhsin Alev'in T�rkiye'den ayr�ld��� yirmi y�l� ge�mi�ti. Yirmi y�l vatandan, dostlardan uzak kalmak, en kat� kalpli bir insan� bile rikkate getirirdi.


Muhsin Alev T�rkiye'yi, buradaki dostlar�n�, bilhassa �stad� unutam�yordu. Hasretle, hicranla an�yor, g�zleri dolu dolu... Dalm�� y�llar �ncesini hat�rlayarak anlat�yordu:




Muhsin Alev anlat�yor


"Unutamad���m, asla unutamayaca��m anlar �stad�mla birlikte ge�en anlard�. Hele birg�n Afyon'da mahkemede koridorda bekliyorduk. �stad�m ba��n� omzuma dayam��t�. ��te o g�n�n, o an�n lezzetini unutamam. Hayat�m�n bundan daha mes'ut bir hat�ras�n� hat�rlam�yorum."


Muhsin Alev duygulu bir insan, bu duygular�ndan birinde �unlar� m�srala�t�r�yordu:


"�stad�m Said Nur


Onun kitaplar� var Risale-i Nur


Yan�nda al�r ve k�rlara a��l�r,


R�zg�rlar onu ok�ar, g�ne� onu kucaklar,


�i�ekler tebess�mle ona do�ru bakarlar


Ku�lar c�v�lda�arak, ona do�ru ko�arlar


��nk� k�inatta, f�raktan, ayr�l�ktan elemden bahsetmedi,


Sevin�ten, kavu�maktan, visalden haber verdi.


B�yle tefsir eyledi Nur'un bir bendesi."


1952 senesinde �stad Bedi�zzaman i�in a��lan �stanbul Mahkemesinin di�er bir san��� da Muhsin Alev'di.


1951 senesinde iki bin tane Gen�lik Rehberi Risalesini matbaada bast�rm��t�. Bu mahkeme dolay�s�yla �stanbul'a gelen �stad Bedi�zzaman, Sirkeci'deki Ak�ehir Palas Otelinde kal�yordu.




Kendi dilinde


S�z, Ak�ehir Palas Otelinden a��l�nca Muhsin Alev Bey, �stadla ilgili orada ge�en hat�ralar�ndan yirmi be� y�l sonra hat�r�nda kalanlar� ba�lad� anlatmaya:


"K�mil �zt�rk ile birlikte Necip Faz�l K�sak�rek'in yan�na gidip geliyorduk. O y�llarda Necip Faz�l, B�y�k Do�u faaliyetleriyle me�guld�. Necip Faz�l'la m�nasebetlerimiz devam ediyordu. Risale-i Nur'larda baz� par�alar� B�y�k Do�u mecmuas�nda ne�rettiriyorduk.




"Necip Faz�l'�n �stad� ziyareti"


"�stad �stanbul'a gelince sanki b�t�n �stanbul halk� Ak�ehir Palas Oteline bo�ald�. Herg�n y�zlerce insan �stad� ziyaret ediyordu. Bu arada bir �ok tan�nm�� zevat da bu ziyaret�iler aras�ndayd�. Necip Faz�l da �stad� ziyarete gelmi�ti. �stad, kendisini alaka ile kar��lad�. Bir sandalyeye oturttu.


"Necip Faz�l, kendisinin yan�na gelip giden gen�leri �stad Bedi�zzaman'�n yan�nda ve hizmetinde g�r�nce (ben tahmin ediyorum) �z�lm�� olacak ki, �stad kendisine:


"�z�lme! �z�lme! Ben Do�ucular�, Risale-i Nur talebesi olarak kabul ettim. Ben seni Risale-i Nur'a yirmi senelik hizmet yapm�� olarak kabul ediyorum' dedi.


"Yine Necip Faz�l'la olan g�r��me s�ras�nda �stad�n ��yle dedi�ini hat�rl�yorum.


"Biz bir a�ac�n meyveleriyiz. Aram�zda ayr�l�k-gayr�l�k yoktur. Ders almak ve kaynak bak�m�ndan ayn� yere gidiyoruz.'




"Re�adiye Otelinde"


"�stad Ak�ehir Palas Otelinden sonra, Fatih'teki Re�adiye Otelinde kalmaya ba�lad�. Burada da �ok ziyaret�iler gelmi�ti. Bunlardan birisi de Osman Y�ksel Serdenge�ti idi. Osman Y�ksel'e ��yle demi�ti:


"Seni o�lum gibi kabul ediyorum. O�lum olsayd� senin ismini koyard�m. Yaz�lar�nda �ah�slarla, bilhassa menf� �ah�slarla u�ra�ma.'


"�stad zaman zaman eski hat�ralar�ndan da anlat�rd�' diyen Muhsin Alev, bu hat�ralardan �u latif meseleyi nakletti:


"�stad eski gen�lik g�nlerindeki hat�ralar�ndan anlat�rken, mevzu 31 Mart Olay�ndaki Hur�it Pa�a Divan-� Harbinden a��lm��t�. Mahkemede reise kar�� s�yledi�i,


"E�er me�rutiyet �ttihat ve Terakkinin istibdad�ndan ibaret ise, b�t�n d�nya ins ve cins �ahit olsun ki, ben m�rteciyim' c�mlesini �mam-� �afi� Hazretlerinden ders ald���n� s�yledi.


"�mam-� �afi� Hazretlerinin �l-i Beyte sevgi ve muhabbetinden dolay�, 'Sen Alev� misin, Raf�zi misin?' diye sorduklar� zaman, �afi� Hazretleri cevaben,


"E�er ehl-i beyte sevgi ve muhabbet Rafiz�lik ise, b�t�n d�nya �ahit olsun ki ben Raf�z�yim' buyurmu�lard�.


"Bu eski g�nlerin ge�ti�i yerleri zaman zaman gezmeyi de �ok severdi. Hassaten hat�ras� ge�en yerleri bazen birlikte gezerdik.


"Yine b�yle bir gezinti s�ras�nda, eski Harbiye Nezareti olan �stanbul �niversitesi merkez binas�n� gezerken, 31 Mart Olay�nda as�lanlar�n yerlerini g�stererek, anlat�yordu. Kendisini de as�lanlar�n, pencereden g�z�kt��� yerde muhakeme etmi�lerdi.


"Yapt��� �ok �ahane ve cel�lli m�dafaadan sonra, beraat etmi�ti. Kendisi beraat etmekle kalmam��, bir �ok su�suz insanlar�n da tahliye edilmelerini sa�lam��t�.


"Bu �iddetli mahkemelerde su�suzlu�u tebeyy�n etmi�ti. Temyizi, m�dafaas� ve avukat� olmayan mahkemede kararlar derhal infaz ediliyordu. Mahkemede beraat etmekle kalmam��, vuku bulan yanl��l�ktan dolay� Hur�id Pa�a Divan-� Harbi kendisinden �z�r dilemi�ti."


Mezk�r y�llarda �stad Bedi�zzaman, gerek Gen�lik Rehberi mahkemesi, gerekse Samsun mahkemeleri i�in iki y�l �st �ste iki defa �stanbul'a gelip, ��er ay kalm��t�.


Kendisi bu y�llarda �stanbul �niversitesi Edebiyat Fak�ltesi Felsefe B�l�m�nde ��renci olarak bulunuyordu


Muhsin Alev'in felsefe konular�nda da �stad� ile konu�tu�u olmu�tu.


Bununla ilgili de hat�ralar� vard�. Birg�n �stad Bedi�zzaman'la ders esnas�nda bahis Sokrat'tan a��lm��. Muhsin Alev, Sokrat'�n zehir i�erek intihar etti�ini s�yleyince, Bedi�zzaman, Sokrat'�n intihar etti�ini kabul etmiyerek, �u cevab� veriyor:


"Nas�l intihar edebilir? �ntihar etmedi, mahk�m edildi... Zehir i�meye mahk�m edildi. Neticede zehir i�irilerek �ld�r�ld�.


"�ntihar etmek g�naht�r. �ntihar eden, b�y�k katil olur.'


�inin d�rt esas�ndan birisi de �efkat olu�u itibariyle �stad,


"Ben �efkat dersini �ocuklu�umda annemden ald�m. Hikmet intizam ve nizam dersini de rahmetli babam Mirza'dan ald�m' diye buyuruyordu.




"�stanbul'un fethinin 500. y�ld�n�m�nde"


"1953 senesinde �stanbul'un 500. Fetih y�ld�n�m�nde, Fatih Camii avlusunda yap�lan merasimlere �stad da i�tirak etti. Trib�nlerden bayram� takip etti. �lk defa haz�rlanan ve g�sterilere ��kan mehter tak�m�n� sevin�le seyretti. Mehterden memnuniyetini ve mesruriyetini izhar etti.


"Yine 1953 senesinde Beyazid'de Marmara Palas Otelinde bir ka� g�n kalm��t�. Otelin penceresinden bakarken, derin bir tefekk�re dalm��t�. Medreselerin ve mabedlerin harabe haline �ok �z�lm�� ve dertlenmi�ti.


"Eski medreselerin canl� oldu�u g�nleri, binlerce medrese talebesinin girip ��kt��� g�nleri hat�rlad�m' diye hasretle bahsetti.




"�stad�n tedbir dersi"


"Birg�n gece vakti Nur Risalelerini bir boh�aya doldurmu�, ba�ka bir yere ta��yordum. Yolda bir arabadan karpuz almak istedim. Karpuzcudan fiyat�n� sordum. Bu s�rada orada olan bek�iler benden ��phelendiler. Beni karakola g�t�rd�ler. Karakolda kitaplar� a��p bakt�lar, kimbilir ne zannetmi�lerdi. Kitaplar� g�r�nce bunlarda bir�ey yoktur diye beni serbest b�rakt�lar.


"Sabahleyin �stad�n yan�na gitti�imde ak�amki h�diseyi aynen �stada anlatt�m.


"�stad bana tedbir ve dikkat dersi verdi.


"Ni�in gece g�t�r�yordun. Gece g�t�rmeye ne l�zum var. G�nd�z g�t�rseydin' dedi.


"Zaman zaman bize �e�itli dersler verirdi.


"Yine birg�n bir vesilesini bulmu�tu;


"Abd�lmuhsin'in eli, dili kalbi iyidir. Fakat akl�na kar��mam' diyordu.


"Bazen �e�itli meseleler olunca �stad yazmam� isterdi. 'Yaz unutursun' derdi. Sonra daima sorup isti��re etmemi isterdi. '�ki ki�iye sormadan bir�ey yapma' derdi. 'Eline, diline itiraz�m yok, fakat senin akl�na kar��mam' derdi.




"As�l su�lu erkeklerdir"


"1953 senesinin bahar aylar�nda F�r�nc� Mehmed karde�in �ar�amba'daki evinde kald��� g�nlerde, gezmeye ��kacakt�. Bizim beraber gelmemizi istemedi. Yaln�z ba��na gitmek istiyordu. 'Bug�n beni b�rak�n, ben yaln�z ba��ma gidece�im' dedi.


"Tramvayla gidip �e�itli yerleri gezmi�ti. Ak�am d�nd���nde kad�nlar�n a��k-sa��k halleri �zerinde durdu. Han�mlar�n bu �ekilde a��k gezmelerinde ve a��k giyinmelerinde, erkeklerin su�lu, kabahatli oldu�unu, b�y�k su�un erkeklere ait oldu�unu s�yledi. Kad�nlara makamlar�ndan fazla h�rmet ettiklerini, y�ksek muamele yapt�klar�n�, onlar bir er ve onba�� iken, albay gibi muamele ettiklerini; bunun neticesi olarak da kad�nlar�n hakimiyeti ellerine alarak istediklerini yapt�klar�n�, a��k-sa��k gezdiklerini �z�lerek anlatt�.


�e-i Hayat'taki, Tiflis'te �eyh Sanan Tepesinde Rus polisiylee aralar�nda ge�en konu�ma bahsolundu.


"Benim i�imden, oralara gitmeyi �ok arzu ediyordum. Bu arzumu �stad hissetti. Bana hemen cevap verdi:


"Hay�r sen oraya gitmeyeceksin. Seni Tiflis'e g�ndermeyece�im. Oraya Sungur gidecek. Sungur'u g�nderece�im. Sungur, Tiflis'e gidip benim medresemi a�acak!'




"�stad�n Fener Patri�iyle g�r��mesi"


"�ar�amba'da Ziya Arun karde�imizle birlikte gezmeye gitmi�lerdi. Eve d�nd�klerinde Ziya Arun heyecanl� bir �ekilde. �stadla birlikte Fener Patrikhanesine gittiklerini ve �stad�n Patrik Athenagoras'la g�r���p konu�tu�unu anlatt�.




"Nur �leminin Bir Anahtar�'n�n yaz�lmas�"


"�stanbul'da 1953 senesi bahar�nda en son eseri Nur �leminin Bir Anahtar�'n� telif edip bitirmi�ti.


"Bu eserine bir isim koymak istiyordu. Bize ders vermek ve hem de isti��renin ehemmiyetini bildirmek i�in, bize sordu, isti��re yapt�. Neticede Nur �leminin Bir Anahtar� isminde karar k�l�nd� ve esere bir isim verildi. Bu risale ayn� zamanda �stad�n yazd��� en son kitap oldu.




"Nevruz mahl�kat�n bayram�d�r"


"�stad gezmeyi, bilhassa bahar ve yaz aylar�nda k�rlarda dola�may� �ok severdi. Mahl�katla, mevcudatla ba�ba�a kal�p, derin derin tefekk�r ederdi.


"�stanbul'da Nevruz g�n� (21 Mart) k�ra giderken, bizi de yan�nda g�t�rd�. K�rda,


"Bug�n mahl�kat�n bayram�d�r' diye Nevruzun �nemini bize anlatm��t�. K�rdaki k�peklere ekmek par�as� verdi.


"Bug�n, bu Nevruz bayram�ndan, bu k�pe�in bile bir hissesi vard�r. Bahar mahl�kat�n bayram�d�r. Biz de onlar�n bayram�na i�tirak edelim' demi�ti. �ok sevin�li bir hali vard� Nevruz g�n�...




"Tavus Ku�lar�ndaki �lah� sanat"


"Yine g�zel bir bahar g�n�... G�nl�k g�ne�likti. Ziya Arun karde�imiz de beraberimizde namaz k�lmak i�in Yavuz Selim Camiine gittik. Namaz� camide k�ld�ktan sonra, caminin �n�ndeki eski Bizans su sarn�c�, o zamanda �iftlik olan ye�il bah�eli�e indik. �iftlikte reng�renk tavus ku�lar� vard�. �stad, ku�lar� g�r�nce onlarla �ok al�kadar oldu. Hayran hayran tema�a etti. Sonra bize d�nerek hislerini ifade buyurdu:


"Nur Risalelerinde bu ku�lardan bahsetmi�tim' diye onlardaki �l�h� sanat� nazara vererek dersler yapt�. Ku�lar�n sahibine para verdi. Bu para ile ku�lara yem almas�n� s�yledi. Belki de, on-on be� dakika sevin� ve huzurla tavuslar� seyretti.


�stad, zaman zaman eski esaret g�nlerinden den bahis a�arak sohbetler yapard�. Yine b�yle bir hasbihalde, Ruslar�n kendisine �ok daha fazla zul�m yapmak istediklerini, fakat, 'Bu bizim �ocuklar�m�za ve kad�nlar�m�za dokunmad�, onlar� kesmedi' diye fazla eziyet etmediklerini anlatm��t�.




"Ben Abd�lhamid'e veli nazar�yla bak�yorum"


"�stanbul'da Sultan Abd�lhamid hakk�nda kitap yazan bir adam, merhum padi�aha �ok h�cum edip hakaret ediyormu�. Bunu �stad duyunca �z�ld�. Bize,


"Sultan Abd�lhamid 60 milyon M�sl�man�n halifesiydi. Ben ona bir veli nazar�yla bak�yorum' diye buyurarak Abd�lhamid Han hakk�nda bir lahika mektubu ne�retmi�ti.


�ok �e�itli ziyaret�iler gelirdi. Ak�ehir Palas Otelinde Urfal� iki karde� gelmi�ti. �stad bunlar�n a��r� h�rmetlerinden s�k�ld�. A�lay�p duruyorlard�. Bunlar �stada �ok fazla h�rmet ediyorlard�. Bunlar�n a��r� h�rmetlerini kabul etmedi.


"Karde�im, �imdi h�rmet zaman� de�il, hizmet zaman�d�r' diye ikaz etti.


�stad� ziyaret ediyorlard�. Haf�zlara haf�zl���n ehemmiyetinden bahsediyordu:


"Siz de haf�zs�n�z biz de haf�z�z. Biz Kur'�n-� Kerimin m�n�s�n�, siz de lafz�n� muhafaza ediyorsunuz' diyordu.


�ok basit yiyeceklerle g�nlerini ge�irirlerdi.


"Trabzonlu imam ve ayn� zamanda lokantac� olan zattan getirdi�imiz yemeklerden pek az yerdi. D�stur ve prensiplerini bozmazd�.


"�arkl� bir zat gelmi�ti. �stadla K�rt�e konu�mak istiyordu. �stad,


"Karda��m, T�rk�e konu�, bunlardan saklayacak bir �eyimiz yoktur. Hem ben K�rt�eyi unutmu�um' dedi.


"K�rtler, �ran'da, Suriye'de ve T�rkiye'de vard�rlar. E�er onlar �sl�m milliyetini esas alarak kabul ederlerse, ittihad-i �sl�ma sebep olacaklard�r. B�ylece, onlar b�l�c� bir unsur de�il, bilakis ittihad-� �sl�ma sebeb olurlar' dedi.


* * *


"�stadla Bak�rk�y taraflar�nda k�rlara ��km��t�k. Orada S�leyman isminde Beyrutlu bir H�ristiyan, ko�arak �stada do�ru geldi. �stad, bu adam� reddetmedi, kabul etti. Biraz onunla sohbet ettiler. Adam ayr�l�rken �stad kahve hediye etti. Sonra �stad kahveyi bana verdi.


"�stad�n bu H�ristiyanla g�r��mesinden �ok sevindim ve �evke geldim. Namaz vakti girmi�ti. Elimi kula��ma at�p, cezbe ile ezan okumaya ba�lad�m. Ezan okurken �ok ba��rm���m. �stad beni ikaz etti.


"Ke�eli! Ne ba��r�yorsun b�yle?' dedi.


"Bak�rk�yden gelirken Muammer Topba�'�n arabas�ndayd�k. Arabada Musa Topba� ve Mustafa Oru� da (Ramazano�lu) vard�. O g�n okunan mevlidi arabas�n�n radyosundan dinleyerak takip ettik.


"Bu mevlidin bahsi Nur �leminin Bir Anahtar� isimli Risalede ge�mektedir.


�nlerinden bahsederdi. B�t�n ilimleri elde etti�ini, okudu�unu s�yledi. Yaln�z organik kimyay� tam elde edemedi�ini ifade etti.


�n Enver Pa�adan bahsetti. Onun Orta Asyada �ehid olu�unu iyi bir �ekilde anlatt�.


" Ziyaretine gelen t�bbiyeli bir arkada�, 'Ben namaz�m� k�l�yorum, fakat ibadet esnas�nda kalbime fena ��pheler geliyor' deyince, �stad da beni g�stererek;


"Bak buna! Felsefe tahsil ediyor, hi�bir ��phesi de yok. Bundan ders al, Nur'lar� oku' diye ona nasihat etti.




"Evine d�n"


"Bafral� �hsan Efendi Emirda�'da �stad�n ziyaretine gitmi�ti. �stad,


"Karde�im ben seni gen� zannediyordum. Sen ihtiyarm��s�n. D�n git k�y�ne!... demi�.


"Kendisi �stanbul'a gelmi�ti. Ali Fuat Ba�gil kendisinin s�n�f arkada��ym��. Merhum Ba�gil'e Risale-i Nur'lardan bahsetmi�. Ba�gil al�ka ile dinlemi�.


"Ba�gil, 'Madem �stad sana k�y�ne d�n demi�, sen hemen k�y�ne d�n' diye �hsan Efendiye s�ylemi�. Bafral� �hsan Efendi, bir hafta sonra k�y�nde vefat etmi�tir.




"�man hizmeti ve Kur'�n hizmeti"


"�stanbul'da bir bayram g�n� �stad, G�nenli Mehmed Efendinin evine bayramla�maya gitti. G�nenli evinde yoktu. �stad, kap�dan sel�m ve bir not b�rakt�. G�nenli'ye hitaben,


"Karde�im, siz olmasayd�n�z. Kur'�n hizmetini biz yapacakt�k. Biz iman hizmetini yap�yoruz, siz de Kur'�n hizmetini yap�yorsunuz' diyordu."


�stad Bedi�zzaman'la ilgili bize bunlar� anlatt�. Hat�ralar�n�n sonunu Muhsin Beyin �u i�li ifadeleriyle ba�lamak isterim:


"Afyon'da mahkeme salonunda beklerken, Hazret-i �stad bana yasland�. O g�n� hi� unutam�yorum. Yirmi y�ld�r annemden, babamdan, vatan�mdan, hepsinde de ac� olan �stad�mdan ayr�l�p buralara geldim.


"�stad�mla ge�en g�nlerim hayat�m�n en mesut anlar�yd�."


Reply all
Reply to author
Forward
0 new messages